Demokrat Parti'nin seçim kazandığı 14 Mayıs 1950 tarihi, büyük oranda demokrasi yolculuğumuzda bir "milat" olarak kabul edilir. O tarihte Türkiye çok partili hayata geçmiş ve gizli oy-açık sayımla bir seçim yapmayı başarmıştı. Bu aslında bir demokrasi devrimiydi. Anadolu'daki bir köylü, sandığı attığı bir kâğıt parçasıyla sadece Ankara'daki iktidarı değil, Türkiye'nin çehresini değiştirecekti.
Ancak, ne yazık ki CHP, o seçimin "beyaz ihtilal"e dönüşeceğini hesaplayamadığı için pişman olacak ve daha sonra o tarihi "karşı devrim" olarak niteleyecekti.
Sonrası çok daha beterdi. CHP, işi darbeye açık destek verecek noktaya kadar götürdü.
Önceki gün Aydın Çine'deki Adnan Menderes Müzesi'nde düzenlenen, "Demokrasiye Geçişin 72. YılındaAdnan Menderes ve DemokrasiTarihi" konulu forumda işte bu tartışmalı yakın tarihi değerlendiren bir yolculuğa çıktık.
Başta İçişleri Bakanı SüleymanSoylu, AK Parti Genel Başkan YardımcısıÖmer İleri, Cumhurbaşkanlığı SosyalPolitikalar Kurulu Üyesi Murat Yılmazolmak üzere çok sayıda akademisyenve gazeteci, kendi perspektiflerinden 14Mayıs 1950 seçimini ve Menderes'i idamagötüren zihniyeti el aldı.
Ne yazık ki o zihniyetin 72 yıldır hiç değişmediğini gördük. Dün Menderes'i "diktatör" ilan edip idamına giden yolu açan, Turgut Özal'ı "sivil diktatör" diye suçlayıp "Onursuzca indireceğiz" diyen zihniyet, bugün de Başkan Erdoğan'ı "diktatör" ilan edip "Yargılatacağız" diyor.
72 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakın. Hâlâ Türkiye aynı siyasi kutuplaşma ve gerilimi yaşıyor. Muhalefet etme biçimi, kavramlar, siyasi dil hep aynı. CHP'nin 60 darbesi öncesi gündemi ile bugünkü arasında milim fark yok. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP'deki bu tarihsel statükoyu, "Batıcılığa" ve İsmet Paşa zihniyetine bağlıyor ve şöyle diyordu: "Bugün bazıları 'Bu Atatürk'ün CHP'si değil' diyor. Peki, bu kiminCHP'si? Bu İsmet İnönü'nünCHP'sidir. O gün darbeyi yapanda İsmet İnönü'nün CHP'sidir.Kurulduğu tarih ile bugünkü CHParasında hiçbir benzerlik yok.Gençlere tavsiyem, Türk siyasi tarihindeİsmet İnönü'yü iyi anlamadan,onun yaptıklarına bakmadan,Türkiye demokrasiye kavuşamaz. Bubenim iddiam ama bu sözümü hafifealmayın. Bugün CHP'nin ortaya koyduğubütün süreçlerin ruhunu, cümlelerini,psikolojik hareket tarzını vetablosunu resmetmiştir. Hâlâ o çizgidevam ediyor."
Forum bittikten sonra Çine Çayı kenarındaki Adnan Menderes Müzesi'ni Aydın Valisi Hüseyin Aksoy'la birlikte geziyoruz. Şık ve etkileyici bir müze... Rahmetli Menderes'in hayatı, belge ve görsellerle anlatılıyor. Sadece "Gelişen Türkiye" odası bile insanı şaşırtmaya yetiyor. O odada Menderes'in başbakanlık yaptığı 10 yılda Türkiye'de yapılan barajlar, köprüler, yollar, fabrikalar anlatılıyor. Neler yok ki.
Müzenin hüzünlü hikâyesi de insanı sarsıyor. Onu da Yavuz Ağabey'in (Donat) notuyla aktaralım. Yassıada'daki "Demokrasi ve Özgürlük Adası"nın açılış töreninde Başkan Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kulağına eğilip şöyle diyor: "Rahmetli Adnan Menderes,Yassıada'da yargılanırken, bir arzusunudile getiriyor... Arzusu, ÇineÇayı kenarında, bir söğüt ağacınınaltında oturabilmek... Rahmetli, buarzusuna kavuşamadan idam edildi.Şimdi onun hatırasına, ÇineÇayı kenarına bir müze yapmaklazım. Menderes'e vefamızı gösterelim.Menderes'in çay içtiği yerdeolsun..."
Bakan Soylu, bu talimatı alıyor ve kısa sürede izleyenleri hüzünlendiren ama aynı zamanda vefayı hatırlatan o müzeyi hayata geçiriyor. Gidip gezdiğinizde sadece Menderes'in değil, kendi hayatımızın da nasıl karartıldığını göreceksiniz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.