28 Şubat İttifakı
Kimilerinin umut zirvesi dediği toplantının topluma bir umut olup olmayacağını anlamak için deklarasyon için seçtikleri ikinci tarihe bakmak yeterli: 28 Şubat...
Yakın tarihimize kara bir leke olarak geçen postmodern darbe tarihini, eski Türkiye'ye dönüş tarihi olarak seçmeleri hiç şaşırtmadı. Adı geçen hiçbir partinin -ister eski ister yeni olsun- Türkiye'nin son 57 yılına damgasını vuran eski ucube parlamenter sistemi dert etmedikleri, hatta CHP'nin o vesayetçi sistemi gözü gibi koruduğu biliniyor. Bu nedenle bu partilerin bir araya gelişlerinin demokrasi kaygısıyla bir ilgisi yok.
Tek dertleri vesayet sistemini yerle bir eden mevcut başkanlık sistemini değiştirmek, yıkmak ve yerine iç ve dış vesayetin rahat oynayabileceği bir iktidar oluşturmak. Geçmişte iki veya üç partili koalisyonların nasıl kısa ömürlü olduğunu, sorunları çözmek yerine daha da derinleştirdiğini yaşayarak gördük. Küresel altüst oluşun yaşandığı bir zaman diliminde, Türkiye'yi 6 artı 1'li hatta daha fazla partilerin kuracağı koalisyonla yönetmek mümkün mü? Aslında o partiler de bunun mümkün olmadığını biliyor.
JAKOBEN MUHAFAZAKÂRLAR
Doğrusu gözlerini iktidar hırsı bürüyen Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Babacan üçlüsünün bu gerçeği görmezden gelmeleri ve 28 Şubat tarihinin seçilmesi karşısında sessiz kalmaları da tesadüf değil. Jakobenizmin muhafazakâr versiyonu olmak bunu gerektiriyor.
Bu tabloyu, ABD ve AB'nin "seküler güçler" olarak nitelediği PKK-PYD'nin Türkiye ayağı HDP tamamlıyor. Hatırlayın, daha 2014 yılında Aysel Tuğluk, "Devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır" diyor, gereğini de "çözüm süreci"ni heba eden Demirtaş, CHP-HDP ittifakını hayata geçirerek yapıyordu. CHP'li her evden bir oy HDP'ye boşuna verilmedi.
Bu nedenle HDP'nin dışlandığına, hatta Eşbaşkan Pervin Buldan'ın afra tafralarına bakmayın, onlar İyi Parti'yi rahatlatmak için bağırıp çağıracaklar ama sonunda da "tıpış tıpış" gidip, Sırrı Süreyya Önder'in "Kör bıçakla bekliyorlar" dediği, Hasip Kaplan'ın "Kürt düşmanı" ilan ettiği "cellatlarına" farklı biçimlerde de olsa destek verecekler.
Çünkü bir yanda ABD Başkanı Biden dahil küresel güç odaklarının beklentisi var, öte yanda onların varlık nedeni PKK bitti, bitiyor. Bu yüzden eski vesayetçi partilerle bir araya gelmeye mecburlar.
Ancak bu mecburiyete paralel HDP'nin içi de kaynıyor. Bu kaynama her an patlayabilir ve evdeki hesabı bozabilir.
Aslında Millet İttifakı partilerinin hepsinin hem içleri hem de birbirleriyle ilişkileri sorunlu... HDP'nin hepsiyle, CHP'nin İP'le, İP'in Deva ve Gelecek'le, onların da SP ile sorunu var.
Cicim ayları geçince neler yaşanacağını göreceğiz, ama şimdi çok daha basit bir problemleri var ve onu aşmak istiyorlar. Yüzde 1'liklerden GP Genel Başkanı Davutoğlu'nun yeni ittifak isim önerisinden söz ediyorum. Ona göre bu zoraki birlikteliğin, yani Millet İttifakı'nın adı değişmeli. Meğer ittifak adının değişmesini isteyen sadece o değilmiş, Kılıçdaroğlu da istiyormuş.
Doğrusu ittifakın yeni adının ne olacağını bilmiyorum ve merak da etmiyorum, ama bu birlikteliğin ruhuna uygun bir önerim var: 28 Şubat İttifakı.
Eski Türkiye partilerine yakışmaz mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)
- CHP’nin ‘yeni İSKİ’cileri (10.11.2024)
- CHP’de ipler kopmak üzere (09.11.2024)
- Bahçeli farkı ve şaşkın siyasetçiler (08.11.2024)