Hazine ve Maliye Bakanı NureddinNebati, son birkaç ayda yaşananyüksek kur çılgınlığıyla ilgili,"Dışarıdan saldırı yok" deyince umudunuABD Başkanı Biden'ın desteğinebağlayan muhalefet adeta "bayram"yaptı. "Bak gördünüz mü dış güç yokmuş..."
Bu argümana en çok da "Neredebu üst akıl" diyen CHP Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu ve destekçisi solmedya sevindi.
Öyle sevindiler ki, bırakın son dönemde ABD'nin FETÖ, PKK ve YPG gibi terör örgütlerine açık desteğini, geçmişte bizzat CHP liderleri İnönü ve Ecevit'i ABD'nin tehdit etmesi ve solun o yıllardaki antiemperyalist söylemleri bile unutuldu.
Önceki akşam Ulusal Kanal'da 70'li yıllarda dönemin başbakanlarından Bülent Ecevit'in Özel Harp Dairesi ile ilgili, "Bu kurumun parasını ABDödüyor" sözünü hatırlatınca, eski asker yeni siyasetçi Dursun Çiçek hepimizi şaşırtan bir cevap verdi: "Öyle şey olur mu? Ecevit bilmiyor." Fuat Uğur'un devreye girip, "Ecevitbaşbakandı ama..." diye hatırlatmasıbile işe yaramadı: "Olsun, başbakanın her söylediğişey doğru mu?"
Bugün sadece Başkan Erdoğan'akarşı oldukları için "dış güç" gerçeğinigörmezden gelen böyle bir siyasetçi veaydın sınıfı var. Bu iki sınıf geçmişteki herABD darbesine de destek verdi.
Doğrusu buna üzülsem de şaşırmıyorum... Çünkü bu siyaset ve aydın sınıfı daha dün gibi yakın tarihte CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a kurulan kumpası bile unuttu. Oysa bu, yakın tarihimizde ABD aklının arkasında olduğu, FETÖ'nün uyguladığı en büyük siyasi komploydu. Deyim yerindeyse tam bir "dış güç" operasyonuydu.
Nasıl bir düşmanlaştırmaysa CHP'liler bunun hatırlatılmasına bile öfkeleniyor.
Doğrusu bu konuda CHP'nin genel başkan yardımcılığını da yapan eski büyükelçi, milletvekili Onur Öymen'in hakkını teslim edelim, hem çıktığı programlarda hem de son yazdığı "BaskılaraDirenirken" kitabında bu konuyu gündeme taşıyor.
Ancak o da kitabında böylesine önemli bir operasyonu "Siyasette entrikalarve komplolar" ara başlığıyla vermiş.
O bölümde, Deniz Baykal dahil o günlerde CHP'yi yöneten ekibin, ABD eksenli Silk Road Enstitüsü'nün hazırladığı ve Baykal'ın gönderilip yerineKılıçdaroğlu'nun geleceğini öngörenraporu ciddiye almamaları ayrıntılı biçimde anlatılıyor. Hatta suikastlardan, garip tehditlerden ve araya giren işadamlarından söz ediyor.
Öymen, kitabında "dış güç" açısından önemli bir ayrıntı daha veriyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'ne gönderdiği 1 Ocak 2009 tarihli telgrafta sorulan soruları sıralıyor: "CHP Genel Başkanı Baykal'ınpartisindeki gücü nedir? Baykal'ın Grup BaşkanvekiliKemal Kılıçdaroğlu'yla ilişkilerinasıldır? Baykal kendini Kılıçdaroğlu'nunpopülaritesine karşı korumak içinhangi önlemleri alabilir?"
Gördüğünüz gibi ABD'liler bu kadarCHP'yi merak etmiş ve Grup BaşkanvekiliKılıçdaroğlu'nun geleceğiyle yakındanilgilenmiş. Bugün de Biden, aynıKılıçdaroğlu ve başını çektiği muhalefetedestek vereceğini açıklamıyor mu?
Açıklıyor ama ne CHP içinde ne de çevresinde bunu dert edinen yok. En çok dert edinen Öymen bile ABDKılıçdaroğluilişkisini yazdığı halde, Kılıçdaroğlu'na parti adına dış politikada danışmanlık yapıyor. Nasıl yapıyorsa artık?
Doğrusu Kılıçdaroğlu'nun Öymen'i okumadığına ve ciddiye almadığına eminim ama Öymen bunca şey yazdığı halde nasıl, "Nerede bu üst akıl" diyen, ABD Başkanı'ndan destek bekleyen bir genel başkana danışmanlık yapıyor anlamış değilim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.