“21. Yüzyıl’ı da Türkiye’nin yükselişi belirleyecek”
26.11.2020, Perşembe
Yeni ABD Başkanı Biden ve ekibinin nasıl bir siyaset izleyeceği, AB, Rusya ve Çin'le ilişkileri nasıl yürüteceği merak ediliyor ama onlar kadar merak edilen bir dış politika ekseni daha var; Türkiye-ABDilişkileri.
Artık Türkiye soğuk savaş döneminde NATO'nun sadece ileri karakol olan bir ülkesi değil, bölgeyi hatta küresel sistemi etkileyen siyaset üreten ve sahada pozisyon alan kilit bir ülke. Bu yüzden de hem seçim döneminde hem de yeni hükümetinin belirlendiği bugünlerde ABD siyasetin gündeminde.
Bu ilişkinin nasıl seyredeceği Biden'ın "Darbeyle değil muhalefete destekvererek seçimle devirmek istediği"Başkan Erdoğan'la kuracağı ilişkiye bağlı.
Bu ilişkinin kilit ismi de hiç kuşkusuz yeni ABD Dışişleri Bakanı olacağı beklenen AntonyBlinken. Blinken bunun işaretini şu sözlerle dile getiriyor: "Şunu söyleyebilirim ki, Biden'ınCumhurbaşkanı Erdoğan ile geçmişedayanan bir ilişkisi var. Birbirlerini tanıyorlar. Biden'ın, birlikte ele almanın yollarınıbulmamız gereken bir dizi sorundaTürk mevkidaşıyla yoğun görüşmeye gireceğinisanıyorum."
Blinken umutlu konuşuyor ve bu olumlu birmesaj. Ancak ortada ABD ile Türkiye arasındabirçok sorunlu alan olduğu da bir gerçek.
Bu alanları Biden gibi Blinken de iyi biliyor. Bakan olacağı konuşulunca biraz geçmişe gittim. Onun adını ilke kez 2013 yılında o dönem AB Bakanı olan şimdiki Prag Büyükelçisi EgemenBağış'la Washington'a gittiğimde duydum. Bağış, ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Michael Froman'la görüştüğünde, onun adı da geçmiş hatta ismi üzerinde konuşmuştuk.
Çünkü Blinken, 1999'da İstanbul'u da sarsan Gölcük depremi sonrası Türkiye'ye gelen ABD Başkanı Bill Clinton'ın ekibindeydi. Clinton'ın konuşmalarını o yazmış, Bağış da çevirmişti. Hatta o gezide Clinton'ın TBMM kürsüsünde söylediği şu sözler çok şaşırtmıştı: "20. Yüzyıl'ı Osmanlı'nın yıkılışı belirledi. 21. Yüzyıl'ı da Türkiye'nin yükselişibelirleyecek. Avrasya satranç tahtasındaTürkiye, çok önemli bir aktör olacak."
Onu ikinci kez 15 Temmuz darbesindensonra Ankara'da gördük. ABD aslında destekverdiği darbe ayıbını, biraz olsun örtmek içinBiden ve Blinken'ı geç de olsa Ankara'ya göndermişti. Blinken, 15 Temmuz darbesiyle ilgili şöyle diyordu: "Dünya genelindeki insanların bu saldırınınTürkiye'deki demokrasinin kalbinebir hançer olduğunu bilmesi gerekiyor."
En son 9 Temmuz 2020'de HudsonEnstitüsü'nde kendisine yöneltilen; "Türkiyeile ilişkiler sizce nereye gidiyor ve Bidenyönetimi bu alanda ne arayacaktır" sorusunaşu cevabı veriyordu: "Türkiye angajmanları, coğrafi konumuve çıkarları açısından bir NATO müttefiki. Hayati derecede önemli bir ülkeve öyle ya da böyle, herhangi bir mesele,ihtilaf veya girişimde genellikle temel birşekilde önemli oluyor."
Bütün bunları söyleyen ve İsrail'e yakınlığıylabilenen Blinken, Türkiye'nin Kıbrıs ve S-400siyasetine karşı çıkıyor, F-35'ten, ambargodan,FETÖ'den hiç söz etmiyor ve YPG'yi ABD'ninsilahlandırmaya devam etmesi gerektiğini söylüyor.
Burada ciddi bir paradoks var. Hem "21Yüzyıl'ı da Türkiye'nin yükselişi belirleyecek"ve Türkiye'nin "hayati derecedeönemli bir ülke" olduğu söylenecek hem deTürkiye'nin önünü kesmek için her türlü engelçıkartılacak?
Türkiye'nin gücünü doğru analiz eden Blinken, bu paradoksu ortadan kaldırıp ilişkileri rayına mı oturtur yoksa daha mı derinleştirir önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.