Ticari entegrasyonun ve doların geleceği
E7 ülkelerinin tümü, son 10 yılda 'dolar' bazlı artan tehditten ve 'ya benimsin, ya da kara toprağın' tarzı fütursuz yaklaşımdan yüksek düzeyde rahatsızlığa bağlı olarak, yeni nesil uluslararası ödeme sistemi arayışlarını hızlandırdılar. Kimi çevrelerce ciddiyle alınmıyor izlenimi verilse de, E7 ülkelerinin kendi para birimleriyle aralarındaki ticareti katlamaları da göz ardı edilmemeli. Önde gelen 40 ekonominin tümü 3. Dünya Savaşı tehditlerinin ağırlık kazandığı bir ortamda, 'stratejik otonomi'ye ağırlık vermeleri gerektiğinin farkındalar. Ancak, tarımgıda, enerji, kritik mineraller, dijital teknolojiler ve savunma gibi stratejik alanlarda 'kendine yetebilen' ekonomi olmak bugünden yarına hemen çözülebilecek konular değil. Bu nedenle, önümüzdeki yakın dönemde, bir yandan E7 ekonomileri kendi aralarındaki ticari entegrasyonu geliştirme arayışlarını sürdürecekler, bir yandan da bilhassa Avrupa Birliği'nin Afrika ve Latin Amerika ile ticari entegrasyon arayışlarını hızlandırma gayretlerine şahit olacağız.
Peki, ülke ekonomisinde sektörleri yüksek ithalat duvarları ile korumak mümkün mü? Yüksek ithalat duvarları, yurt dışına yönelmiş olan o ülke kökenli firmaların, şirketlerin yeniden çıktığı ülkeye geri dönmesini tetikler mi? Yaşanan tüm zorluklara rağmen, küresel ticari entegrasyonunun bugün ulaştığı seviye, bu soruların cevabının 'hayır' olduğunu gösteriyor. Çünkü, ülkenin yerli üreticileri her ne kadar yurt dışından ithal edilen ürünlerle aynı özelliklere sahip ürün ürettiklerini ifade etseler de, günün sonunda pek çok ithal edilen ürünün çeşitli nedenlerle ülke içerisinde muadilinin olmadığı anlaşılıyor. Bu nedenle, yurt içinde yerli üreticiyi korumak adına uygulanan yüksek ithalat vergisi günün sonunda ekonomiye yüksek enflasyon olarak da dönüyor.
Bu nedenle, 20 Ocak'ta görevi devralacak olan Donald Trump'ın haftalardır yaptığı açıklamalar, şimdiden ABD ekonomisinde yüksek enflasyon ve tüketicinin satın alma gücünü zorlayacak gelişmeler olarak değerlendirilmekte. Küresel ticari entegrasyonunu bu derece derinleştiği bir dünyada, 2000 yılında ABD'nin küresel imalat sanayinde payı yüzde 25 iken Çin'in payı sadece yüzde 6'dıydı. 2030 yılında ise Çin'in imalat sanayinde payı yüzde 45'e ulaş��rken, ABD'nin payı yüzde 11'e gerileyecek. Bu nedenle, E7 ekonomilerini 'dolar'la, 'dolar bazlı ödeme sistemleri' ile tehdit etmek küresel imalat sanayinde E7 ülkelerinin artan ve artacak ağırlığını durdurmaya doğal olarak yetmeyecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 2025: Avrupa’nın büyük sınaması ve Türkiye (03.01.2025)
- 2025: ‘Güçsüzleştirme’ye karşı güçlü olma zamanı (01.01.2025)
- Küresel ticarette 2025 başlıkları (30.12.2024)
- İklim krizi ve Kuzey Kutbu rekabeti (27.12.2024)
- Küresel rekabette 2025 gündemi (25.12.2024)
- Yeniden ‘Endüstrileşme’ dönemi ve Türkiye (23.12.2024)
- Türkiye Türkiye’den daha büyüktür (20.12.2024)
- 2024 küresel tarım fiyatlarını zorladı (18.12.2024)
- Bölgesel enerji denkleminde yeni dönem (16.12.2024)
- Küresel ve bölgesel barışın teminatı Türkiye (13.12.2024)