Rahibeler devrimden ümitli: Güvende hissediyoruz
Şam'ın merkezinden kuzeydoğu çeperine doğru hareket ediyoruz. Uzun ve dolambaçlı yollardan geçerek Malula kasabasına varıyoruz. Burası, Hz. İsa (AS) döneminde konuşulan Aramice'yi hâlâ yaşatan, sakinleri tamamen Hıristiyanlardan oluşan bir yer.
Ziyaret edeceğimiz yer kayalara oyularak inşa edilmiş, Antakya Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlı Thecla Manastırı. Kasabaya ilk geldiğimizde halkın meraklı ama sıcak selamlarıyla karşılanıyoruz. Manastıra girdiğimizde ise siyah giysileri içinde rahibelerle bir araya geliyoruz. Bize önce manastırı gezdiriyorlar, ardından sohbetimize başlıyoruz.
Thecla Manastırı sözcüsü Rahibe Meryem Hanım.
Sözcüleri Rahibe Meryem Hanım'ın anlattığına göre Şam'ın kurtuluşundan sadece birkaç gün sonra devrimcilerden bir grup kasabaya gelerek hem dini temsilcilerin hem de halkın temsilcilerinin bulunduğu bir toplantı yapmışlar. Devrimciler, kasaba halkının can, mal ve inanç açısından haklarının korunacağı taahhüdünü vermişler.
Zaten devrimciler dediğimizde yüz yıllardır bir arada yaşadıkları insanlardan bahsettiğimizi de unutmamak gerekiyor. Yine de sordum; zira mevcut ana akım medya sormamı zorunlu hâle getiriyordu: "Peki kendinizi güvende hissediyor musunuz?" Rahibe Meryem duraksamadan, "Evet, kötü hiçbir şey olmadı ve daha ilk günden güvence verdiler" cevabını verdi.
Thecla'dan ayrıldığım saatlerde, Lazkiye'de çok daha önemli bir toplantı gerçekleşmekteydi. Sednaya mağdurlarından olan eski Ahrar uş-Şam yöneticisi, yeni Lazkiye Valisi Hasan Soufan (Ebu el-Bara), şehrindeki Hıristiyan cemaati liderleriyle özel bir toplantı tertip etmişti. Dün de hem Lazkiye'den hem de Humus'tan Noel kutlaması görüntüleri gelmekteydi.
Devrim lideri Ahmet eş-Şara, "Sözlerimize değil, hareketlerimize bakın" demişti. Şimdiye dek azınlık haklarına hassasiyetle yaklaştıklarını görmek mümkün; tabii görmek isteyen için...
***
SEYFULLAH'IN KENTİ HUMUS
Peygamber Efendimiz'in (SAV) Seyfullah, yani "Allah'ın Kılıcı" unvanını verdiği büyük sahabi Halid bin Velid'in huzurundayız. Kabrini de içinde bulunduran Halid bin Velid Camii'ni çevreleyen meydan, çocuk cıvıltıları ve kutlama sesleriyle dolu.
Büyük sahabi Halid bin Velid'in kabri.
Bu manzara benim için öylesine iç parçalayıcıydı ki... Zira caminin çevresindeki istisnasız tüm binalar bombalanmıştı. Bu enkazın ortasında ayakta duran sadece bir koca cami ve onun yürekli cemaatiydi.
Çünkü burası Humus... Suriye'nin ilk Fatih'inden son Fatih'ine selam eden Humus... 2011 yılından bu yana rejimin en fazla sivili öldürdüğü, açlık ve ilaçsızlığa mahkûm ederek sindirmeye çalıştığı ama başaramadığı Humus...
Birlikte meydandaki çocuklara "Türkiye'den hediye" diyerek pamuk şeker dağıtıyoruz. Bana yardımcı olan Muhammed, gazeteci olduğumu anlayınca Hür Suriye bayrağını kapıp poz vermeye geliyor. Büyükler de çocuklar gibi şen ama en çok çocuklar şen; ne var ki hepsinin gözlerine hüzün oturmuş. Gözlerine çökmüş o hazin gölgeyi ne zaman ve nasıl kaldırabiliriz bilmiyorum ama kaldırmak zorunda hissetmeliyiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’dan yeni Suriye için kararlılık mesajı: Tüm terör örgütlerinin başı kısa sürede ezilecek (21.12.2024)
- Rahibeler devrimden ümitli: Güvende hissediyoruz (20.12.2024)
- Sednaya cehenneminden: Unutma, affetme! (18.12.2024)
- Hür Halep’ten selam getirdim (17.12.2024)
- ‘Hep Otuz Üç Yaşında’ (13.12.2024)
- CHP’nin dış politika vizyonu (11.12.2024)
- Her şey biz yaşarken oldu (10.12.2024)
- Macron baş aşağı... (06.12.2024)
- Panama Papers siparişini ABD vermiş (04.12.2024)
- Halep’ten Kudüs’e çıkan yol... (03.12.2024)