Hanımefendi’nin sömürge karşıtı duruşu

Birleşmiş Milletler Zirvesi'nde devlet başkanlarının faaliyetleri medyanın asıl gündem maddesi oluyor. Ancak bu zirvelerde devlet başkanlarının faaliyetleri kadar dikkatle izlenmesi gereken bir başka husus da devlet başkanlarının eşlerinin temaslarıdır. Soğuk diplomatik masaların ıskaladığı, makro gündemlerin perdelediği bazı önemli meseleler de devlet başkanı eşlerinin aktif diplomasisi sayesinde yer bulup gündem oluşturuyor.
Özellikle de Emine Erdoğan Hanımefendi gibi, zirveye katılan birçok devlet başkanından çok daha fazla BM deneyimi olan bir isim söz konusu ise... Hanımefendi'nin Birleşmiş Milletler Zirvesi'nde yıllardır düzenlediği toplantılar, organize ettiği etkinlikler, yayınladığı kitaplar da bu faaliyetlerin en önemli örneklerini teşkil ediyor.
Örneğin Hanımefendi, bundan önceki zirvelerde kendi himayelerinde Türkiye'de faaliyete sokulan "Sıfır Atık Projesi"nin küresel bir politikaya dönüştürülmesine öncülük etmişti. Bundan ötürü BM'nin "Küresel Amaçlar Eylem Ödülü" başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş ve sivil toplum örgütünden de ödüle layık görülmüştü.
Hanımefendi, bu yılki zirvede de kendi yazdığı "Afrika Yemek Kültürü" kitabının genişletilmiş baskısının tanıtımını Afrika'dan Avrupa'ya pek çok devlet başkanının eşinin katılımıyla gerçekleştirdi. Bundan üç yıl önce de Hanımefendi'nin "Afrika Seyahatlerim" kitap tanıtım toplantısı sadece Afrika özelinde değil, BM gündemini takip eden herkes için ses getirici olmuştu.
Afrika'nın en güçlü ülkelerinden Nijerya Devlet Başkanı'nın eşi dâhil pek çok hanımefendinin katıldığı etkinlikle Türkiye, Afrika'yı sadece sömürü bölgesi olarak gören emperyalist bakış açısına da esaslı bir karşı argüman getiren mesajlarını devam ettirmiş oldu. Türkiye'nin Afrika kıtasıyla kurduğu iki tarafın da kazanacağı insani diplomasinin mütemmim cüzü olarak görebileceğimiz bu kitaplar şimdiden ilgilileri için literatürdeki yerini aldı.
Hanımefendi'nin Birleşmiş Milletler Zirvesi kapsamındaki önemli etkinliklerinden biri de Türkiye'de kendisinin büyük destek verdiği "Gönül Elçileri" projesinin küresel düzeye taşınması oldu. Aile Bakanlığı ve UNICEF işbirliğinde düzenlenen etkinlikte konuşan Emine Erdoğan, Gazze'nin, Suriye'nin, Sudan'ın çocuklarının Ukrayna'nın çocuklarından farkının olmadığını ve bu çocuklara gerçek manada sahip çıkılması gerektiğini anlattı.
Hanımefendi'nin insani diplomasisi, Cumhurbaşkanı'mızın "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" başlıklı politikasına paralel olarak hem Türkiye'nin sömürgeleştirmeden arındırıcı (de-colonizing) dış siyasetine katkıda bulunuyor hem de uluslararası arenadaki gücünü artırıyor.

***

'SALON BOŞTU' KOROSU İŞBAŞINDA
Ülkemizde, Türkiye'yi küçümsemeyi ve kötülemeyi kendisine adeta meslek edinen bir güruh var. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda gerçekleştirdiği hitap sonrası yine devreye girip "Salon boştu" yalanını tekrarladılar.
Avusturya'dan Japonya'ya kadar gündem olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması sırasında BM salonunun boş olduğunu iddia edip bundan keyif aldığını gizlemeyenler oldu. BM kürsüsünden BM'nin artık yolun sonunda olduğunu söyleyen, siyonist İsrail'e karşı dünyanın harekete geçmesi çağrısı yapan, terörist Netanyahu'yu Hitler ile bir tutan bir konuşmadan bahsediyoruz.
Birleşmiş Milletler'in sosyal medya sayfasındaki paylaşımın altına dünyanın pek çok ülkesinden insanın tebrik sırasına girdiği, Avusturya Dışişleri Bakanlığı'nın Netanyahu'yu korumak için açıklama yaptığı, New York Times'ın BM'deki İsrail karşıtı duruşa dair haberine sürmanşet yaptığı bir konuşmadan bahsediyoruz. İnsan bu konuşmayı neden küçümsemeye çalışır?..
Bakın daha salonun boş olduğu iddiasının yalan olduğuna gelemedik bile. İnşallah bir gün Türkiye'nin başarısından, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ve onun eşinin faaliyetlerinden rahatsız olmayan bir "muhalefete" sahip olacağız.