İran, İsrail'i vurdu. Ürdün'de 3 kişi hayatını kaybetti, işgal altındaki topraklarda da 10 yaşındaki bir Arap çocuk ağır yaralandı. Anlayacağınız İran, İsrail'e saldırırken bile Müslümanlara zararvermeyi başardı.
Daha drone'ları menzile varmadan saatler önce sosyal medyadan duyurulan, dünya savaş tarihine geçecek garipliktekibu "saldırıya" karşı en doğru tavrı alanlardan biri de şüphesiz Türk Dışişleri'ydi. Zira resmi bir açıklama bile yayınlamayıp sessizce bu danışıklı dövüşü izledi.
Bir Dışişleri yetkilisi, saldırıya dair bilgilendirildiklerini, hatta saldırının sınırlı tutulması için ABD Dışişleri'nden kendilerine İran'ın uyarılması için rica bile iletildiğini belirtti. Sonrasında da ABD Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı'mız HakanFidan'ı arayarak gerilimin tırmanmamasına katkılarından ötürü teşekkür etti.
O sırada yerel seçimlerde partisinin üye sayısından daha az oy alan Ahmet Davutoğlu, bizi büyük stratejik vizyonuyla yine ihya ediyordu. Ne güzel kendisini unutmuş, Türk siyasetinin tozlu raflarına kaldırmıştık. Kurduğu partiyle AK Parti'den oy çalacağı zannıyla oturduğu Altılı Masa'yı darlıyordu. Kendisinin öve öve bitiremediği büyük birikimi olmadan gül gibi yaşayıp gidiyorduk. Maalesef kendisini dillere destan kibriyle tekrar hatırlattı.
Gelecek Partisi'nin Genel Başkanı olarak Türkiye'nin bir kriz toplantısı yapmadığını, devlet görevlilerinin bir çalışmada bulunmadığını söyledi. Kendisini hâlâ başbakan zannettiğinden midir nedir, devlet görevlilerinin toplantı yapmadan önce kendisinden izin alması gerektiğini mi düşünüyordu acaba?
Davutoğlu bu paylaşımları yaparken, Türkiye çoktan İran ile İsrail arasındakigerilimde bölgenin en güçlüülkesi olarak diplomasi kanallarınıçalıştırmıştı. İranlı yetkililerin, ülkelerinin tepkisinin Şam'daki büyükelçiliklerine yapılan saldırıya yanıt olacağını ABD'ye iletmeleri için Türk muhataplarını aradıkları haberi dolaşıma girmişti.
Bu bile Davutoğlu'nun en iddialı olduğu uluslararası ilişkilerde ne kadar çuvalladığını görmemiz için önemli bir veri. Çünkü büyük stratejistimiz bu çatışmayı İsrail'in Gazze soykırımıyla bağlamamızı emretmişti. Yani İran'ın bile kabul etmediği bir misyonun bizim elimizle verilmesini istedi. Oysa Davutoğlu, sosyal medya paylaşımlarının etkileşimine bakıp kendisini biraz daha beğenirken Dışişleri BakanıHakan Fidan'ı arayan ABD'li mevkidaşınınsayın bakana ve Türkiye'yeteşekkür ettiği bilgisini okuyorduk.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde ülkemizin çıkarlarını koruyarak bölgedeki gücünü kullanıyordu. Madem Davutoğlu uzun yazılarına başladı, Dışişleri Bakanı iken Meclis kürsüsünde yalanladığı "Türkiye'nin Siyonist İsrail'in askeri uçaklarına jet yakıtı sattığı" iftirasının bayrak taşıyıcılığını şimdi neden üstlendiğini anlatabilir bize. Ya da bir adım daha ileriye giderek Türkiye'nin Filistin'e yapılan soykırıma ortak olma suçundan yargılanacağını iddia edecek kadar buülkeden ne zaman nefret ettiğini de anlatabilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.