Yıllar sonra bugünleri böyle anmayız inşallah ama istihbari operasyonlara maruz kalan halklar, yıllar sonra yaşadıklarını böyle tarif ederler.
1955'teki 6-7 Eylül olayları, "Atatürk'ün Selanik'te doğduğu ev bombalandı" yalan haberi üzerine gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerine atılan taşlarla başlamıştı. 2014 yılında benzer bir operasyon, Güneydoğu'da HDP/DEM'in sokak eylemi çağrısıyla yaşanmış, Yasin Börü gibi tertemiz insanlarımız feci şekilde katledilmişti.
Önce Suudi Arabistan'da sorumluların hâlâ çıkıp açıklama bile yapamadığı bir rezalete imza attılar. Krizi hem çıkardılar hem de kahramanı oldular. Mülteci düşmanlığı diskurunu Arap ülkeleridüşmanlığı zeminine yaydılar. Şimdi de üzerinde kelime-i tevhid yazan bayrağı, hilafet sancağı diye lanse edip yeni bir kutuplaştırma operasyonu deniyorlar.
Pazartesi günkü mitingin adı, "Şehitlere Rahmet, Filistin'e Destek" idi. Boynunda Türk ve Filistinbayraklı atkı taşıyan elli yaşlarında bir vatandaş, elinde kelime-i tevhid bayrağı taşıdığı için yoldan geçen bir saldırgan tarafından yumruklandı.
Ağzı burnu kan içinde olan vatandaşın görüntülerini hepiniz izlediniz. Saldırgan gencin de başarılı bir üniversite öğrencisi olduğunu sonradan öğrendik. Nefret söylemleri ve ezberletilen sloganlarla hareket eden o gencin hayatını karartanlar, şimdi onu yücelterek yeni bir kurban arayışına girdiler.
"Eline sağlık" diye saldırganı öven gazeteci bozuntusu, tweet'ini sildi. Ancak o genç, şu anda tutuklu ve hem ismi bu suçla birlikte yan yana yazıldı hem de sicili bozuldu.
Peki, bu noktaya nasıl geldiğimizi idrak etmeyecek miyiz? İdrak etmezsek, bu noktadan bizi nereye götürmeye çalıştıklarını nasıl anlayacağız?
Elinde, Müslüman olan herkesin inandığı en temel değer olan Allah'ın varlığına ve birliğine,Hz. Muhammed'in Peygamber olduğuna imanı belirten yazı taşıyan bir adam, "Arap sevicisi" diyen o genç tarafından tahkir edilerek darp edildi.
Ortada Arap seviciliği de yok; kanunlara veya örfe aykırı bir durum da yok. Olsaydı bile konu, güvenlik güçlerini ilgilendirirdi. Ancak bir kısım siyasetçisinden gazetecisine hepsi, yumruklu saldırıyıövmekle ve "hilafete karşı olmak" üzerinden şiddetimeşrulaştırmakla meşgul.
Her şeye rağmen aklıselimi savunmak zorundayız. Daha önce de yazdığım gibi, yeni bir döneme girerken, doğum sancılarından biz muaf olmayacağız ama muhafaza olabiliriz. Bundan sonrası milletimizin ferasetine, içeride bir ve sağlam durmamıza bağlıdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.