HİLÂL KAPLAN

Yeni ve sivil bir anayasa mümkün mü?

Türkiye'nin darbe anayasası ile yönetilmesi ayıbından kurtulması için yıllardır uğraşılıyor. 12 Eylül'ün yıldönümünde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Hukuk Politikaları Kurulu'nun ortak çalışmasıyla düzenlenen yeni anayasa sempozyumunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Parlamentodaki tüm gruplarla konuşacak, görüşeceğiz. Bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Cumhur İttifakı olarak buna hazırız" dedi.
Darbe dönemlerinde idamlara ve işkencelere sahne olmuş, 2010 yılında müzeye çevrilen Ulucanlar Cezaevi'nde gerçekleştirilen sempozyum, on yıllardır gündemde olan sivil anayasa talebine dair umut verici bir çağrıydı.
Bugüne kadar 179 maddesinde değişiklik ve 44 yerinde mülga işlemi yapılan anayasa, eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ifadesiyle bir "Yamayasa" haline geldi. 12 Eylül darbe anayasası derken aslında Türkiye'nin atacağı her adımda sürekli yeni engeller çıkartan bir kurallar manzumesinden bahsediyoruz.
Mesela, 2007 yılında yaşanan 367 krizini hatırlayalım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 4 ay kala Sabih Kanadoğlu'nun ortaya attığı TBMM'de 367 yeter sayısı olması zorunluluğu o zamana kadar kimsenin aklına gelmemişti. Anayasa'nın 102. Maddesi referans alınarak Meclis'te ilk iki turda 367 yeter sayısı olması zorunluluğu olduğu iddia edilmişti. İlk başlarda Sabih Kanadoğlu dışında kimsenin ciddiye almadığı bu tez, daha sonra büyük içtihat olarak kabul edildi. 12 Eylül Anayasası'na göre dokunulmaz olan Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararla cumhurbaşkanlığı seçimi iptal edildi.
2007 uzakta mı kaldı dediniz? O zaman bu senenin başında "Erdoğan aday olamaz" korosunu hatırladınız mı? 16 Nisan 2017 referandumu öncesi "Erdoğan 2034'e kadar başkan olabilir" haberi yapanlar kendileri değilmiş gibi açık olan anayasa değişikliğine rağmen "Erdoğan aday olamaz" dediler. Üstelik bunu söyleyenlerin akıl hocası, 2007 ile aynı kişi, Sabih Kanadoğlu'ydu. Neyse ki bu sefer 2007'de başardıklarını yapamadılar.
İşte anayasa değişikliği tam olarak bunun için isteniyor. Meşruiyetini darbeden alan bir anayasanın sivil iradeyle kavga etmesi kadar doğal bir şey yok. Yeter ki bir Sabih Kanadoğlu bulsunlar. Anayasayı ters çevirip güneşin en yoğun olduğu saatte gökyüzüne tutup istediklerini çıkartabilirler. Çünkü meşruiyetini darbeden alan bu anayasa "kendini devletin ve milletin sahibi" zanneden erklerin sivil iradeyi, yani aslında halkın kendisini dizginlemek amacıyla yapıldı.
Biz aslında anayasa metni kadar bu amacı ve meşruiyet kaynağını da değiştirmek zorundayız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.