"Pedofilleri dışlayarak onları suçlayarak bir yere varamayız. Pedofili de eşcinsellik gibi doğal bir cinsel yönelimdir. Onları izole etmek çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarını daha da arttırır. Bana göre pedofili, bir kişinin yaptığı değil, yapmak istediği bir şeydir. Cinsel tercih ve yönelimlerini özgürce yaşamalılar. Tabii ki bu tercihlerini cinsel bir suça bulaşmadan yapmalılar. Pedofillerin sosyal izolasyona tabi tutulmasını, toplumdan dışlanmasını doğru bulmuyorum. Böyle yaparak aslında çocukların cinsel istismar vakalarını arttırıyoruz."
Bu sözler, ünlü TED konuşmalarından birine katılan Mirjam Heine'ye ait. Almanya'nın Würtzberg Üniversitesi'nde gerçekleşen konuşma ilk kez karşılaştığım bir argümanı savunmuyor. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. "Ailenin adı yok" kitabımda cinsel sapkınlıklarını siyaset haline getiren bu oluşumun söylemsel hegemoniye nasıl yürüdüğünü anlatmıştım.
Özetle postyapısalcı felsefenin yaygınlaşmasıyla "üçüncü dalga feminizm" geldi. Buna göre sadece toplumsal cinsiyet değil, biyolojik cinsiyet de bir toplumsal inşadan ötesi değildi. Cinsel organlarımız dahil tüm cinsiyet farklılıklarımızın aslında bir toplumsal inşadan ibaret olduğunu, toplumun yüklediğinden farklı bir anlam taşımadığını iddia eden bu sapkın yaklaşım, yola "Biz anormal değiliz, biz de varız" diye çıkmıştı. Ancak gelinen noktada kendi söylemsel hezeyanlarını kabul etmeyen herkese "Anormal sensin, homofobiksin, hastasın" diyen bir noktadalar.
Bu agresyon, binlerce yıldır var olan kadın-erkek cinsiyet ikiliğini, yani hakikati ortadan kaldırmadan ve kendi gerçekliğini üzerimize zorlamadan da geçmeyecek. Fakat en büyük tehlike bu da değil. En büyük tehlike, bu sapkınlığın ellerini en savunmasız olan çocuklarımıza uzatmasıdır.
Yukarıdaki konuşmadaki argüman, batıda on yıl sonra daha görünür ve kabul edilir olacak. Süreç, çocukların doğdukları cinsiyete ait olmayabilecekleri, onların üç yaştan itibaren kendi cinsiyetlerini kendilerinin "seçebileceği" saçmalığı ile başladı. Ebeveynlerin çocuklarını bu doğrultuda giydirip teşvik ederek başladıkları süreçte çocukların ergenliğe girişte hormon ilaçları kullanmaları ve nihayetinde cinsiyet değişimi ameliyatı olmaları özendiriliyor.
"Trans çocuklar" diye tabir ettikleri bu sapkınlık üzerinden barlarda sahne alan, podyumda yürütülen ve dergi kapaklarını süsleyen "trans" çocuklar topluma ölçü olarak kabul ettirilmeye ve diğer çocuklara rol model olarak sunulmaya devam ediyor.
Bu yaklaşım sayesinde, çocuk cinselliğinin de üç yaşında başladığının kabul ettirilmesi sağlanıp ardından cinsel ilişki için rıza yaşının düşürülmesi ve nihayetinde pedofilinin de meşru bir cinsel yönelim olduğunun kabulü gelecek. Bu zorba sapkınlığa dur diyebilecek olanlarsa biziz.
Sapkın cinselliği sanki siyasi bir kimlikmiş gibi bayraklaştıranlara her platformda karşı durmalıyız; en başta çocuklarımız için..
***
ENGİN ALTAY ARADI
"Cumhuriyet gazetesi, çikolata kutusuna nasıl sığdı" başlıklı yazım üzerine adı geçenlerden eski CHP Grup Başkanvekili Engin Altay aradı. E-ticaret yasasının doğru bir yasa olduğunu, hâlâ bu görüşte olduğunu fakat İyi Parti'den gelen yoğun baskı sonucu Anayasa Mahkemesine yasanın iptali için başvurmak zorunda kaldıklarını anlattı. Nedenini sorduğumda ise onu kendilerine sormamız gerektiğini söyledi. Biz de burdan sormuş olalım...
Bayramınız mübarek olsun, kurbanlarımız affımıza vesile olsun.