Akşener-Kılıçdaroğlu, Davutoğlu- Akşener, İmamoğlu-Kılıçdaroğlu geriliminden sonra şimdiye dek üstü kapalı süren İmamoğlu-Kaftancıoğlu gerginliği de su yüzüne çıktı.
Herhalde hazır bunca güç çekişmesi varken Kaftancıoğlu, "Kaynayan kazanın altına bir odun da ben atayım" dedi ve İmamoğlu'nu emek hırsızı ilan etti. Kaftancıoğlu, CHP toplantısında İmamoğlu'nu kastederek mikrofona şunları söyledi:
"Siyasetçiler genelde başkalarının emeğinin üzerine konmayı severler. Bu bir alışkanlık oldu. İstanbul seçimlerinin mimarı, tüm Türkiye'de, sadece İstanbul değil, inanılmaz bir strateji ve kararlılıkla süreci ilk günden kurgulayan, hatta ilk günden değil, 10 yıl öncesinden planlayan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Burada o hak teslimini yapmak zorundayım."
Altılı Masa'nın adayını hâlen bilmediğimiz, 30 Ocak'taki toplantıda da öğrenemeyeceğimizi öğrendiğimiz, 30 Ocak'ta aday belirleme sürecinin usulünü istişareye başlayacaklarını açıklayan 6 liderin kavgasına artık onların ikinci adamları da yavaş yavaş dahil oluyor.
Şu tablodan değil iktidar; iktidara muhalefet bile olamıyor. Ola ola birbirlerine muhalif olup çıktılar!
***
ÇOCUKLARI SİYASETİNİZE MEZE ETMEYİN
Şu karne meselesi... Eğer zayıf varsa kalp kırmadan durumu halletmekten, her şey "pekiyi" ise evladını ödüllendirmeye dek pek çok duyguyu içinde barındıran özel ve mahrem bir andır.
Muhalefet medyası ve siyaseti, işbirliği içinde bir aileye bu özel ve mahrem durumu zehir etmeyi başardı. Muhabir Fatmanur Boylu, küçük bir çocuğa söyleyeceklerini neredeyse dikte ederek mikrofon uzatıp bağlamı çarpıtarak haber yaptı. Muhalefet de gollük pasa gelişine vurdu ama yine kendi kalelerine isabet etti.
Ailenin her zaman gittikleri kasap şaka yaparak "Karne hediyesi benden pirzola" diyor; çocuk da "Annen karne hediyesi ne aldı" diye uzatılan mikrofona "Et aldı" diyor. Normalde espri olan durum Habertürk tarafından ailenin et alacak parası yokmuş gibi yansıtılınca Sözcü manşet yaptı; Akşener'den Davutoğlu'na siyasiler ise o çocuğu siyaset malzemesi yapmaktan geri durmadı.
Anne mecburen konuştu; haftanın üç günü gittikleri bir kasap olduğunu, evleri ve arabaları bulunduğunu ve daha bir sürü detayı izah etti. Ancak o çocuğun yüzü, geri döndürülmesi zor biçimde siyasetin mezesi haline getirilmiş oldu.
Gerçekten çok yazık.