Britanya’nın kraliyeti bizim neyimiz olur?
Çiçeği burnunda Kral 3. Charles, Britanya'nın tahta çıkan en yaşlı kralı olarak tarihe geçti. Tam 73 yıldır prens unvanını taşıyan Charles, sonunda ülkesinin hükümdarı oldu. Ancak zaten Prenses Diana'nın trajik ölümüyle sonlanan hikâye sebebiyle geniş kitlelerin antipatisini kazanmış olan Kral Charles, şimdiden sosyal medyanın diline düştü.
Örneğin, tahta çıkma törenindeki sinirli halleriyle dikkat çeken Kral Charles, Kuzey İrlanda'daki imza töreninde de küçük çapta bir sinir krizi geçirirken kameralara yakalandı. Çünkü mürekkep kaçıran dolmakaleme sinirlenmişti!
Evrakı imzalarken tarihleri karıştıran, sonra da mürekkepli kalemi Konsort Kraliçe Camilla'nın eline veren Kral Charles, kendi kendine öfkeyle mırıldanırken görüntülendi. Kraliçe Elizabeth'in ölümünden bu yana süren irili ufaklı törenlerde yaşanan skandal sadece bu değil. İngiliz tabloid gazeteleri her gün bir başka manşetle, bir başka 'hikâyeyi' adeta kraliyet ailesiyle yatıp kalkan büyük bir kitleye pompalıyor.
Öte yanda kraliyet dedikodularıyla beslenen, diğer yandaysa kraliyete karşı çıkan ve artık Britanya toplumunun bu 'arkaik' kurumu vergileriyle daha fazla omuzlarında taşımaması gerektiğini düşünen monarşi karşıtı bir kitle var. Misal hafta başında, Kraliçe'nin cenaze konvoyu Edinburgh'taki Royal Mile Caddesi'nde ilerlerken bir gencin, adı pedofili skandalına karışan Prens Andrew'a hitaben, "Sen hasta ve yaşlı bir adamsın" diye bağırması ortalığı karıştırdı. Sosyal medyada paylaşılan videoda gencin kalabalıktaki bir başka kişi tarafından geri çekildiği ve gözaltına alındığı görülüyor. Malum, Prens Andrew'ün adı, milyarder iş insanı Jeffrey Epstein'in fuhuş ağında yer aldığı iddialarıyla gündeme gelmişti. Bu olayın monarşi karşıtı olan ve Britanya'dan bağımsızlık arayışında olan İskoçya'da yaşanması da elbette hiç şaşırtıcı olmadı.
Sadece bu değil. Oxford'da Charles'ın tahta geçişinin ilanı sırasında bu kez bir başka protestocu, "Onu kim seçti?" diye bağırdı. O protestocu da gözaltına alındı.
Kraliyet karşıtı göstericilerin gözaltına alınması, ülkede önemli bir ifade özgürlüğü tartışmasını da tetikledi. Zira, ifade özgürlüğü savunucuları, protestonun temel bir hak olduğunu ve kraliyet ailesine karşı dahi korunması gerektiğini savunuyor.
Elizabeth'in ölümünün, bu tartışmaları daha da alevlendireceği bir gerçek. Çünkü yürüyen bir istikrar sembolü olarak görülen ve nesiller boyu Britanya toplumunu birleştirdiğine inanılan Kraliçe'nin gidişi ve yerine Diana skandalının gölgesinde yıpranan Charles'ın tahta geçişi, İngilizlerin kraliyet ailesine olan bitmek tükenmek bilmeyen toleransını test edecektir. Zira aileyi yıpratan skandallar hiç de yabana atılabilecek gibi değil. Irkçılık tartışmalarından tutun da pedofiliye, ölümlere, vergi mükelleflerinin finanse ettiği milyonlarca poundluk lüks yaşama ve aile üyelerinin psikolojik sorunlarına kadar pek çok ağır mevzu var.
Yıllarca Britanya İmparatorluğu'nun emperyalizmi altında sömürülmüş toplumların Kraliçe'nin ölümüne verdiği tepkiler, buraya sığamayacak kadar derin ve uzun bir mevzu. Sömürgeciliğin ağır bagajını tabloid haberleriyle daha ne kadar gölgeleyebilecekler bilinmez.
Ama neticede şu gerçek değişmiyor: Dünyada hiçbir kraliyet ailesi Britanya'da olduğu kadar savunulmuyor ve aynı anda nefret edilmiyor. Biraz siyaset, biraz entrika, biraz gelenek soslu kraliyet ailesi hikâyelerinin, tüm dünyada alıcısı var. Ve belki de adı bu kadar skandala karışmış, geçmişi kanlı bir sömürgeciliğe dayanan hiçbir aile bu kadar el üstünde tutulmuyor. Bakalım bu durum ne kadar sürecek?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)