Milli güvenliğimizi ilgilendiren en kritik konuların başında Suriye sınırımızın selameti geliyor. Maalesef CHP ve SaadetPartisi, HDPile birliktehareket ederek Irak ve Suriye'yeasker gönderilmesinin 2 yıl uzatılmasınadair Cumhurbaşkanlığıtezkeresine karşı çıkmıştı.Onların kararına kalsaydı, şehitvererek kurulan güvenli bölgelerdengeri çekilmemiz ve bir dahada burnumuzu sınırdan çıkarmamamızgerekecekti. Kurduğumuz güvenli bölgelerde yaşayan milyonlarca Suriyeli panikle sınırdan girmeye kalkınca da yine iktidarı suçlayacaklardı.
CHP, HDP, Saadet Partisi'nin "göremediğini", bazı yabancı ülkeler de "göremiyor" maalesef. Yüzlerce sivilimizi ve askerimizi katleden terör örgütlerine yönelik mücadelemize karşı çıkan İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine karşı çıktığımız kadar, aynı güvenlik şemsiyesi altında olduğumuz ABD gibi "müttefikler"imizden de itirazlar duyuyoruz. Daha önce de Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonlarısırasında diplomatikitirazlarla, yaptırım tehditleriyleve hatta silah ambargolarıyla karşılaşmıştık.
Ancak Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesi sonrası ortaya çıkan yeni devletler arası dinamikler, itiraz sahibi bu yabancı ülkeleri Türkiye'ye karşı daha "duyarlı" olmaya zorladı. Nevar ki Almanya ve Fransa'dakiPKK yanlısı gösterilere müsamahagösterilmesi gibi uygulamalardakiinat, Batı cephesinde yenibir anlayışın olmadığını gösteriyor. Öte yandan NATO'nun kuruluş sebebi sayılan SSCB'nin vârisi Rusya Federasyonu'ndan ilginç bir çıkış geldi. Geçtiğimiz günlerde Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Lavrov şöyle bir açıklamada bulundu "Rusya'nın Suriye'de neredeysehiç askeri görevi kalmadı.Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeteröre karşı elbette kayıtsız kalamaz.ABD, Fırat'ın doğusundaayrılıkçılığı teşvik ediyor."
Suriye, Rusya dahil aklınıza gelen tüm büyük güçleri karşımıza alıp, darbe sonrası zayıf düşürülmek istenen ülkemizin ayakta olduğunu cümle âleme göstererek aldığımız bir riskti. Güvenlik kaygılarımız sebebiylehaklı, tehlikeler düşünüldüğündecesur bir adımdı. Göçmen akışınıkontrol altına almaktan DEAŞ-YPG tehdidini büyük ölçüde bertarafetmeye değin büyük birbaşarı hikâyesi yazıldı. Bu hikâyenin tamamlanması için ordumuz yine teyakkuzda. Tam da böylesi bir süreçte Suriye'ye olası müdahalemiz,"milli" muhalefetimizden "stratejik"müttefiklerimize kadar herkesinönünde duran bir imtihankâğıdıdır, turnusoldur. Sonucuhep beraber göreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.