Doğu Akdeniz’e adımızı nasıl yazdırdık?
Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin savaş jetleri Girit'e konuşlanmıştı. Macron, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de enerji aramaya son vermesi konusunda uyarıyordu.
Alman Dışişleri Bakanı ile ortak basın toplantısında Yunan Başbakanı, "Hiçbir diyaloğa yokuz, AB'den Türkiye'ye yaptırım isteyeceğiz" diye parmak sallıyordu. Yunan Parlamentosu'nda, İtalya ve Mısır'la yaptıkları deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşmalar oylanırken, karasularını da 12 mile çıkarma hazırlığı içinde olduklarını ilan ediyorlardı. 12 mil demek, bize Ege'de balık tutmaktan fazlası kalmaması demekti!
Böylesi bir konjonktürün üzerinden 1.5 yıl geçmişti ki önce Birleşik Arap Emirlikleri, sonra İsrail Devlet Başkanları Ankara'ya geldi. Yunanistan Başbakanı, İstanbul'da kabul edildi. Dün de Alman Şansölye Olaf Scholz, ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Hepsinin mesajı ise Türkiye ile işbirliği...
Kanıksadık belki ama bu noktaya kolay gelinmedi. Yunanistan, bize Akdeniz'de meydan okurken muhalefetin sesi çıkmadığı gibi elbirliği ile de Mavi Vatan mücadelesindeki en önemli kazanımlarımızdan birine vesile olan Libya tezkeresine karşı çıkmışlardı. Başbakan Miçotakis, Vahdettin Köşkü'nde Erdoğan ile birlikte kameralara gülücükler saçarken devletinin bir yıl önceki politikasını unutmuş değildi...
Cumhur İttifakı olmasaydı Mavi Vatan konusunda bugün çok farklı bir tabloyla karşı karşıya kalacağımız, balıkçılarımıza bile sınır koymaya kalkan bir küstahlıkla uğraşacağımız kesindi. Başkan Erdoğan direndi; Akdeniz'deki menfaatimize sahip çıkarak bunu bölge devletlerine de kabul ettirdi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)