28 Şubat İttifakı, hapisteki 28 Şubatçı Çetin Doğan'ı heyecanlandırmış: "Altı siyasi parti liderininTürkiye Cumhuriyeti devletini laik,demokratik, sosyal hukuk devleti yapısınıyeniden sağlam temeller üzerineinşa etmek ve korumak kararlılığı ilebir araya gelmiş olmasını çok olumlubir adım olarak görüyorum. Ülkemiziçin bir kurtuluş yolu olarak gördüğümbu temel hedefin gerçekleşmesiiçin aynı idealleri paylaşan hiçbir siyasioluşum ve partinin bu güç birliğindendışlanmaması gerektiğine inanıyorum."
28 Şubat İttifakı, tam da 28 Şubat'a sebep olan parlamenter sistemin istikrarsız ve seçilmişi atanmışa köle eden yapısını savunduğu için darbeci orgeneralin heyecanlanması doğal. Doğan ve darbeci avanesinin "İrtica, PKK'dan daha tehlikeli" tezini savunduğunu da göz önüne alırsak, üstü kapalı HDP'nin ittifaka katılmasına onay sunması da doğal.
Doğal olmayan, ülkesini düşündüğünü iddia eden liderin neden bu ülkeye parlamenter sistemi yeniden inşa gibi bir kötülüğe alet olduğudur. Bakın, 6 ittifak bize ne öneriyor:Seçim olacak. Umutları cumhurbaşkanınınkendi adayları olması veMeclis'te çoğunluk sağlamaları. Sonra ne olacak? Hükümet, ülkeyisistem değişikliği referandumunagötürecek. Umutları halkın tekrar parlamentersistem demesi. Sonra ne olacak? Parlamenter sistemdahilinde tekrar seçime gideceğiz. Sonra ne olacak? Tek parti iktidarolamazsa cumhurbaşkanının en çokoyu alan parti başkanını görevlendiripkoalisyonun kurulmasını bekleyeceğiz. Sonra ne olacak? O koalisyonunsiyasi ve ekonomik istikrarı sağlamasınıbekleyeceğiz ve dağılmamasınıumacağız.
Etrafımız ateşten gömlek. Suriye ve Irak'ta PKK'ya karşı sınırlarımızı muhafaza ettik ama o ülkelerin hali ortada. En ufak bir iktidar boşluğunu kabul etmeyecek bir durum var. Kuzeyimizde Rusya-NATO kavgası gümbür gümbür ilerliyor. Küresel ekonomiye etkilerini çekmeye başladık bile. FETÖ unsurları güç kazanma hülyaları ile "geri döneceğiz" derken tüm KHK'lılara af vaat eden bir ittifak karşımızdaki. HDP, tüm halı altına saklanma çabalarına rağmen eyalet sistemi arayışını dayatmayı sürdürüyor.
Ve muhalefet, başka hiçbir derdimiz kalmamış gibi parlamenter sistem diyor! 1960-2002 arasındaki koalisyonlarsürecinde 31 hükümet kuruldu. 40yılda, darbe yönetimlerini çıkarırsanızher yıl başına nerdeyse bir hükümetdönemi düşüyor. 40 yıl içindedört darbe sürecini, seçilmişin bu güçsüzlüğüyüzünden yaşadık. Atanmışınseçilmişe "Siz yolcusunuz, biz hancı"gözüyle bakması parlamenter sisteminsonucudur.
Belçika'da Mayıs 2019'da seçim yapıldı ama sandıktan tek parti iktidarı çıkmadı. Tam 500 gün boyunca koalisyon görüşmeleri sürdü. Yani 1.5 yıl ülkeyi bürokrasi yönetti. Halk seçimini yaptı ama iktidarı oluşturmak 1.5 yıl aldı. Özlenilen parlamenter sistem bu mu?
İtalya'da kabaca 70 yılda 70 hükümet başa gelmiş. Özellikle son on yılda ülkeyi nerdeyse sadece borç ve hükümet krizleri üzerinden anar hale gelmişiz.
Nitekim parlamenter sistem böyledir. Bizdeki Güneş Motel olayı gibi kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar, milletvekili transfer çalışmaları, arkadan iş çevirmeler... Sonra da bu sistemin seçilmişlerin saygınlığını ve TBMM'nin etkisini güçlendireceğini iddia ediyorlar.
Bir de cumhurbaşkanını halk mı seçecek, eskiden olduğu gibi Meclis mi? Halk seçecekse, cumhurbaşkanına "Senin hiçbir gücün yok" denmesi ne kadar doğru? Cumhurbaşkanının hiçbir gücü olmayacaksa, neden böyle bir makam var? Üzerimize çullanmaya hazır buncagüç dengesi varken, başına "güçlendirilmiş"sıfatı koydunuz diye bu ülkeyegüç katmış olmuyorsunuz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.