"Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır. Kıvama ulaşmayı bekleyin."
17 Aralık 2013, FETÖ elebaşının tarif ettiği kıvama ulaştıklarına inanarak topyekûn harekete geçtikleri ilk tarihtir. Adeta kendilerini devlet görüp, hükümeti emniyet-yargı bürokrasisi eliyle devirmek istediler. 17-25 Aralık, kimlerin mayasının sağlam olduğunu müşahede etmek için önemli bir turnusol kâğıdıydı.
Bilal Erdoğan dahil 41 kişinin tutuklanması talebiyle başlayan ikinci dalga, 25 Aralık 2013 günü gerçekleşmişti. Bekir Bozdağ, böyle bir günde Adalet Bakanlığı'na atanmıştı. 2013- 2017 arasında FETÖ'nün darbe öncesinde ve sonrasında yargıya verdiği zararın giderilmesi bakımından büyük hizmetleri oldu. Buna hem FETÖ kumpas davalarının sonlandırılması hem Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun FETÖ'den arındırılması hem de 15 Temmuz'da Meclis'te sığınağa gitme seçeneği tartışılırken "Bizim burda yapacağımız şey bu gece burada ölmektir" çıkışı da dahildi. Kürsüden "Bomba da atsanız buradayız, ne yaparsanız buradayız" şeklindeki feryâdı bugün eminim hepimizin kulaklarında çınlamaktadır.
Bozdağ'ın atanması sonrası FETÖ'cülerin yaşadığı büyük rahatsızlık da aslında bu dört yılda onlara "çektirdikleri"nin bir yansımasıdır. Firari FETÖ'cü Adem Yavuz şöyle yazmış mesela:
"Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanlığı'na Bekir Bozdağ'ı atamışsa büyük çaplı kırımlara girecek demektir."
Bozdağ'ın bu sözü yerde bırakmayacağını ve korktuklarını başlarına getireceğini düşünüyorum. Yine bir başka firari FETÖ'cü Bülent Korucu da geçen sene üç yıldır bakan olmayan Bozdağ'ın bakanlığı sürecinde biriktirdiği kini şöyle dışa vurmuştu:
"(17-25 Aralık sürecinde) En zor iş, yani Adalet Bakanlığı görevi Bekir Bozdağ'a düşmüştü. Bağımsızlıkları anayasa ve uluslararası bağlayıcı metinlerle güvence altına alınan hâkim ve savcıları görevden almak, sürmek, dosyalardan el çektirmek hiç kolay olmayacaktı... HSYK bürokrasisinde yaptığı değişiklikler ve çıkarılan kanunun anayasa aykırılığını herkes biliyordu. Hatta dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'Anayasaya aykırı ama Anayasa Mahkemesi baksın' diyerek göndermiş ve hukuksuz operasyon için zaman kazandırmıştı."
Anlayacağınız yazı, Bozdağ'ın bakanlığı döneminde hallaç pamuğu gibi yargıdan sökülüp atılan FETÖ'cülerin geçmeyen acısını anlatıyor. Bozdağ'ın 15 yıl önceki konuşmalarını hatırlatanlara, 5 yıl önce ne dediklerini hatırlatsak mum gibi olurlar ama gereği yok. En güzel cevap, icraatla verilecek olandır.
***
AİLE HUKUKUNDA BEKLEYEN TALEPLER
Erken evlilik mağdurları meselesinde elini taşın altına koyan tek bakan Bekir Bozdağ olmuştu. Maalesef hem feminist hem de muhafazakâr kadın derneklerinin müdahalesi sonucu sorun çözülemedi. Ancak o süreci Bozdağ'la hatırlayanlara kötü bir haberim var:
Konuyu isabetli biçimde Meclis gündemine taşıyan CHP İzmir milletvekili Atila Sertel'di. Kendisinin Twitter hesabından paylaştığı mağdur kadının sözleri de hâlâ duruyor: "Sekiz bin aileyi temsil ediyorum. Cezayı sadece eşlerimiz değil, biz de çocuklarımızla birlikte çekiyoruz. Resmî nikâhlı eşlerimize tecavüzcü damgası vuruldu."
Maalesef konu gündeme gelince CHP kendi sözünü yuttu ve geri adım attı; sonuç alınamadı. Sayın Bakan'dan talebim hem bu konuda hem de sürüncemede kalan süresiz nafaka meselesinde Aile Bakanlığı ile birlikte harekete geçmesidir.