Türkiye, Osmanlı yadigârı Balkanlar'da ne yapıyor? Ankara'nın yıllarca ihmal ettiği coğrafyayla yeniden nasıl bir köprü kuruldu? Türkiye gerçekten Balkan halklarının kalbini ve aklını kazanabildi mi?
Yanıt vermek için sayfalarca yazabilirim. Hatta değerli akademisyenlerimizin yazdığı pek çok tez ve makale var. Ama bir köşe yazarı olarak kelimelerden tasarruf edeceğim ve tek bir kareyle bu sorulara yanıt vereceğim.
Bu bir çift nemli göz, bana kalırsa yıllarca verilen emeğin, işlenen mekik diplomasisinin en güzel sembolü.
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan hafta başında geniş bir heyetle
Arnavutluk'u ziyaret etti. Arnavutluk
Başbakanı
Edi Rama başta olmak üzere,
Erdoğan'ın yetkililer
tarafından ne kadar
sıcak karşılandığını
anlatmaya gerek
dahi yok. İkili anlaşmalar,
yatırımlar derken
Cumhurbaşkanı
Erdoğan çok sembolik
iki açılış yaptı. Biri
Türkiye'nin, dünyanın
dört bir yanında mazluma uzattığı elin tezahürüydü:
Arnavutluk'ta 2019'da meydana
gelen depremden sonra Türkiye'nin depremzedeler
için inşa ettiği konutların açılışı.
Diğeriyse, Türkiye'nin sahipsiz kalan İslam dünyasının hamiliğini nasıl bir gayretle yürüttüğünün tezahürüydü:
Başkent Tiran'daki Ethem Bey Camii'nin açılışı.
Ellerinde Türk ve Arnavutluk bayrakları bulunan çok sayıda kişi açılış törenine akın etti. İşte yukarıda bahsettiğim ve kültürel mirasına sahip çıkan her kalbi delip geçen kare, o törende kaydedildi. Tören sürerken kalabalığa yönelen kamera, cemaatteki bir Arnavut büyüğümüze odaklandı. Minnet ve yaş dolu gözlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bakarak elini kaldırıyor, selam gönderiyordu...
Bilmeyenler için gözlerdeki o yaşın nedenini anlatayım: Arnavutluk'ta komünist rejim döneminde pek çok Müslüman din adamı "din propagandası" suçlamasıyla hapse atıldı. Kutsal camilerin çoğuna kilit vuruldu, kimi de yıkıldı.
Ethem Bey Camii de bu zulümden maalesef nasibini aldı, komünizm döneminde (1946-1985) kapatıldı, Sovyetler'in dağılışından sonra 1991'de tekrar ibadete açıldı
Cami, tarihimiz için çok ayrı bir yer tutuyor. Çünkü
Tiran'da Osmanlı döneminde inşa edilen sekiz büyük camiden günümüze sağlam olarak ulaşabilen tek cami. Ethem Bey Camii'nin korunarak gelecek nesillere aktarılması için Erdoğan'ın talimatlarıyla TİKA 2018'de restorasyon başlattı ve çalışmalar geçen yıl tamamlandı. Başbakan olursa TİKA'yı kapatacağını söyleyen Akşener'in korkarım anlayamayacağı bir vizyon bu.
Erdoğan'ın törende sarf ettiği şu sözler de Balkanlar'da nesillerce hatırlanacak bir Türk izinin bırakıldığını anlatıyor:
"Türkiye'nin ve Arnavutluk'un ortak kültürel mirası olan Ethem Bey Camii, Tiran'ın mücevheridir. Evlad-ı Fatihan tarafından ilmek ilmek işlenerek her bir zerresine el emeği göz nuru dökülerek inşa edilen camimiz, bugün o eski ihtişamına kavuşuyor."
Kanla, savaşla, soykırımla yoğurulmuş bu miras topraklarda, her siyasi aktörle temas kurabilen yegâne liderlerden biri Erdoğan. Bu nedenle Türk diplomasisi Balkan halklarının da umudu.
Arnavutluk ziyaretinin hemen ertesi gününde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in Ankara'da Erdoğan'la görüşmesi, bunun en büyük kanıtı.
Erdoğan'ın Bosna Hersek'teki krizin aşılması için devreye girdiği bu temaslardan, yine ilginç bir anekdotun altını çizmekte fayda var. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Vucic'i karşılama töreni sırasında, protokol halılarının rüzgârın azizliğine uğradığı kameralara yansımıştı. Vucic, Erdoğan'la ikili görüşmesi sırasında, olaydan nasıl etkilendiğini şöyle anlattı:
"Başka hiçbir ülkede görmedim. Rüzgâr halıları kaldırdığında baktım ki kameramanı, fotoğrafçısı sağına soluna bakmadan, kimseyi beklemeden el ele verip düzeltiyorlar. Bu, onların devletine ve size olan sevgilerini gösteriyor."
Bence de, görünen o ki, Türkiye'nin attığı her adım Balkanlar'da sıcak ve kapsayıcı bir rüzgâr estiriyor.