Cumhurbaşkanımızın çağrısı hakkında neden iyimser değilim?
04.01.2022, Salı
Akit Gazetesi'nin efsanevi genel yayın yönetmeni Hasan Karakaya'nın vefat yıldönümünde bir anma töreni gerçekleştirildi. "Vefa" deyince aklıma gelen ilkisim olan Cumhurbaşkanı Erdoğanda elbette oradaydı. Konuşmasının sonlarına doğru, Karakaya'nın da çok dert ettiğini bildiğim bir noktaya parmak basarak şöyle dedi: "Üzülerek ifade etmek isterim kibasın yayın camiamızda darbeci zihniyetlesamimi bir hesaplaşma yapılamadı.O günlerde gazete manşetlerindendarbeciler adına siyaseteihtar çekenler, korundu kollandı,hiçbir şey olmamış gibi pişkinceköşebaşlarını işgal etmeyi sürdürdü.Dahası bu kalemşorlar cumhuriyetmitinglerinden Gezi olaylarına, 17-25Aralık'tan 15 Temmuz darbe teşebbüsünekadar demokrasimize yönelik tüm girişimlerdetetikçilik yapmaktan geri durmadı(...) 2023'e giden süreçte medyamızınbu iç hesaplaşmayı da yapacağına,bu habis zihniyetten kendisinibir an önce kurtaracağına inanıyorum.Ülkemiz, milletimiz ve demokrasimizadına bunu içten bir temenni olarakburada özellikle ifade ediyorum."
Yarama tuz oldu bu sözler; kendi mücadelemde yaşadıklarımı hatırladım. Misal yıllar önce bir kokteylde öncü kuşaktan bir ablamızı gördüm. Konuşmak için yanına gittim ama selam verdikten kısa süre sonra arkasında duran kişi yüzünü bizden yana çevirdi ve o kişinin Ertuğrul Özkök olduğunu fark ettim. Ablamıza, "Ben şu tarafa geçeyim. Şimdi Özkök benimle konuşmaya kalkarsa bir tatsızlık çıkmasın" dedim.
Beş dakika sonra o öncü ablamız yanıma geldi ve bana sitem etti. Kendisinin Özkök ile ayda bir telefonlaştıklarını,arada görüştüklerini,ülke siyaseti üzerine istişareettiklerini söyledi. Beni de "dışlayıcıve sert" olmakla nazikçe ithametti. Bir şeyler söyledim ama şaşkınlıktan tam ne dediğimi hatırlamıyorum. Bizim camiada da bu tavrımdanötürü bazılarının "militan" olaraknitelediği bir yazarım. Çünkü bazıkonular-kişiler kırmızı çizgim veasla taviz vermeye yanaşmıyorum.
Bulunmadığım bir programda şahsımı karalayıcı ifadeler edildiği için Habertürk TV canlı yayınına katılmamı da belki hatırlarsınız. O program oldukça ses getirdi. Hatta sosyal medyada saatlerce başka bir şey konuşulmadı ama "bizim" medya kuruluşlarımızdanbazıları konuyu haber dahi yapmadı. Bir tanıdığım, bu kuruluşlardan birinin genel yayın yönetmenine sormuş; "Ortalık yıkılıyor, neden tarafsız da olsa haber yapmadınız" diye... BüyükGYY'miz "Gruplar arası savaş çıkarırkenbize mi sordu" minvalindecevaplamış. Yani Habertürk'ünsinsi yayıncılığı sadece benim sorunummuş;başkasının değil.
Neyse o günden sonra HT'de adımı anmak adeta yasaklandı. Fatih Altaylı, Twitter'da verdiği cevabı da benim yanıtım üzerine silmek zorunda kaldı. Çünkü "eski defterler"in açılmasından korkuyorlardı. Bu yüzden kendi kanalındada bana cevap hakkı tanınmadıve o nereye çıkıp "cevap" verdidersiniz: Saadet Partisi'nin kanalıTV5'e... Gerçi Uğur Dündar'ı da Erbakan Ödülleri töreninde taltif etmişlikleri var. Neden şaşırıyorsam? Yine debaşörtülü protestoculara "Alçakfah...ler" demiş birisini aralarınaalıp, ona hürmette kusur etmeyip,hep birlikte başka bir başörtülüyazara saydıran iki "erkek" moderatöründindar kimliğinden beklentimvardı belki. Artık yok.
Hani Dostoyevski, "Hiç insanöldürmediği halde bir katilden dahacani insanlar gördüm; umudumuzuöldürenleri gördüm" diyor ya...O yüzden "bizim" medyamızın da buiç hesaplaşmayı yapacağına dair umutlarımıbu ve benzeri onlarca örnektenötürü şimdilik askıya alıyorum SayınCumhurbaşkanım... Yine de "umuyorum"ki haksız çıkarım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.