2015'ten bu yana Mehmetçiğin Irak ve Suriye'deki operasyonları için tezkerelere "Evet" oyu veren CHP, bu kez bire bir aynı içerikteki tezkereye "Hayır" dedi.
Sebebi açık. HDP eşbaşkanları ve vekilleri, "Evet" oyu verdiği takdirde CHP ile ittifak yapmayacaklarını, adaylarına oy vermeyeceklerini ilan ettiler. Bunu en açıkça dile getiren HDP'li İmam Taşçıer şöyle yazdı: "Tezkereye CHP evet diyecekse, hiçbir Kürt 'CHP, AKP'den daha iyidir' diye oy vermemeli."
Bugün CHP, en küçük ortak HDP'nin elinde rehindir. HDP'nin kategorik karşıt olduğu hiçbir politikayı destekleyemez. Hatta bu tezkere gibi sınırlarımızı korumaya dair bir milli güvenlik meselesi olsa bile...
O yüzden bedelli askerlikteki "Neden Dışişleri Bakanı değil de komisyon başkanı anlattı?" gibi saçma argümanları ve şikâyetleri kullanıyorlar. Ne kadar çok ses çıkarırlarsa, rehin oldukları gerçeği o kadar anlaşılmaz diye umuyorlar.
Fakat kulaklarınızı tıkayın ve gerçeğin gür sesini dinleyin: CHP-İyi Parti iktidarda olsaydı, bugün Mehmetçik Suriye ve Irak'tan çekilecek; yüzlerce şehit başta olmak üzere büyük fedakârlıklarla temizlenip kontrol altına alınan sınır hattımıza YPG geri dönecekti. HDP'den atadıkları bakan da kararı alkışlardı.
Tüm bu tezkere gürültüsünün altında yatan yalın gerçek budur.
***
SÖMÜRGE AYDINLARI
Anti-kolonyalist literatürün öncülerinden Frantz Fanon şöyle der: "Sömürgecinin işi, sömürge halkın özgürlük hayallerini bile olanaksız kılmaktır."
10 büyükelçi meselesinde "persona non grata" ilan edilmeleri ihtimalini duyan sömürge ruhlu tüm gazeteciler ve siyasetçiler alarm verdi: "Yalnız kaldık. Erdoğan kabadayılık yapıp bizi Batı'dan koparıyor. Bedelini biz ödeyeceğiz" gibi türlü türlü tepki geldi. Zira bu zihin dünyasındakiler için Batı hâlâ ne olursa olsun tabi olunması gereken beyaz bir efendi mertebesindedir. Ve siyah, beyazın onayını almak için uğraşmalıdır.
Oysaki görüldüğü üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece milletinin izzetini korumakla kalmadı, önümüzdeki keskin süreçte karşımıza çıkabilecek dış müdahalelere karşı da duvar ördü.