"Bütün ekonomik yapılar, global kuruluşlar ve insanlara öğrettiğimiz ekonomi bilimi, bunların hepsi Afrika'nın yoksul kalması için dizayn edildi. Hepsi aynı şeyi istiyor.
ABD, Avrupa ve şimdilerde Çin: Afrika'nın yoksullaşmasınaihtiyacımız var. Çünkü onlarınsahip olduğu hammaddelereihtiyaç duyuyoruz. Hem deucuz olarak ihtiyaç duyuyoruz. Mesaj bu kadar net.
Bu demek değildir ki Afrikalıların yapacak bir şeyi yok. Tabii ki yapacakları şeyler var. Eğer Afrika farklı birşeyler yaparsa, sizi temin ederimki Avrupa, Amerika ve Asya'dayaşayanların hayat standartlarıdüşecek. Bu çok büyük bir bedel ödemek anlamına gelir. Ve sizi teminederim ki Batı, büyük bir kavgaolmadan buna asla izin vermeyecek."
Kıdemli ekonomist Howard Nicholas, Afrika'daki azgelişmişlikte yabancı devletlerin ve uluslararası kuruluşların rolünü böyle anlatıyor. Sömürgecilik yorgunu kıtanın,yeni-sömürgecilik politikasıylabelini doğrultmaması için yapılanlargerçekten yürek burkucu.
Hâlen sarıhumma aşısı olmadan ve düzenli sıtma hapları almadan gidilemeyen geri bıraktırılmış bu ülkelere Cumhurbaşkanımız ile birlikte gitmek ve buralarda ülkemize gösterilen teveccühün yanı sıra başarabilme potansiyelimizin yüksek olduğu alanları görmek önemliydi.
İlk durağımız Angola idi. Tam dört yüzyıl boyunca Portekiz'in sömürdüğü, Atlas Okyanusu kıyısından Amerika kıtasına uzanan köle ticaretinin merkezlerinden birisi. Bu mazlum ülkedenuzak ülkelere 12 milyondanfazla siyah, köle yapılmak üzeretaşınmış. Utanç Müzesi'nde onlara yapılan insanlık dışı muamelenin izlerini görmeniz mümkün. Sömürgecilikten kurtulmak da kolay olmamış. Portekiz Komünist Partisi'nin de gizli desteği ile kurulan Angola Kurtuluş Halk Hareketi (MPLA), sömürgecilikten çıkışta kilit rol oynamış.
Ülkeyi hâlen MPLA yönetiyor ve bayraklarındaki orak-çekicin hikâyesinin ardında Küba ve Sovyetler'den aldıkları desteğin hatırası yatıyor. Ancak sosyalizm sadece bayrakta kalmış.
Sömürgecilikten çıkan Angola'yı uzun yıllar Batılı ülkeler ve şirketler, "hammaddeyi ucuza al-üretipdaha pahalıya geri sat-'knowhow' öğretme" diye özetleyebileceğimiz modelde sömürmeyi sürdürmüş. Bugün Angola'nın toplam borcunun yarısı Çin'e... Çin, bunun karşılığında altyapı ile inşaat yapıyor ve Angola da petrolüyle geri ödüyor. Literatürdebuna artık "Angola Modeli" deniyorve Çin bu modelle pek çokAfrika ülkesinde artık birincinüfuz sahibi ülke haline gelmiş
Erdoğan, gezinin ikinci durağı Togo'da devlet başkanının yanı sıra Liberya ve Burkina Faso devlet başkanları ile de buluştu. Bu dörtlü zirvede FETÖ'nün adı Afrika'dailk kez DEAŞ ve Boko Haramgibi terör örgütleriyle aynı sırayayazıldı. Yazımda bahsi geçen dört Afrika ülkesindeki tüm FETÖ okullarının Maarif Vakfı'na devredildiğini de belirtmiş olayım. Erdoğan'ın Afrikapolitikası sayesinde kıtadaki 216okul, devletimizin yönetiminekazandırıldı.
Nijerya bahsi ise buraya sığmayacak kadar uzun. Belki başka yazıya, çünkü bu satırları yazarken, OsmanKavala tweet'i üzerinden ABDBüyükelçiliği'nin "geri adım"tweet'ini ve onu paylaşan diğerbüyükelçiliklerin sayfasını gördüm.
Doğrusu "Helal olsun" dedim. Zira Afrika'ya gidip "Korkmayacağız, dikduracağız" diyen Erdoğan'ın ülkesine de bu duruş yakışırdı. İçimizdeki müstemleke sevdalıları yine yasta... Velhasıl ülkemize güvenelim, gücümüzün farkında olalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.