Yaptıklarını öğrendiğimizde neden yeterince tanımadığımıza hayret ettiğimiz insanlar vardır. Sessiz, sakin,gösterişten uzak, mütevazı bir hayatadev bir düşünce ve eylem birlikteliğinisığdıran...
Tek bir matkap makinesiyle, 1984 yılında BAYKAR Makine'yi kurup bugün küresel bir marka haline getiren sürecin babası Özdemir Bayraktar da böyle bir değerimizdi.
Tam anlamıyla bir "gizli kahraman"olan Bayraktar, Kabataş Erkek Lisesi'ndensonra 1972 yılında İstanbul TeknikÜniversitesi Makine Mühendisliği bölümündenmezun oluyor. İTÜ Motorlar KürsüsüProfesörü İsmail Hakkı Öz'ün araştırmaasistanlığını yaparken çalıştığı tezinin konusuise içten yanmalı motorlardı.
Bayraktar, yerli sanayi sektöründe öncü rol üstlenen birçok fabrikanın (Burdur Traktör, İstanbul Segman, Uzel vb.) kuruluş ve yeni yatırımlar aşamasında da teknik yönetici görevlerinde çalıştı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nda bilgisayar programcısı olarak çalışan CananHanım ile evliliğinden Haluk, Selçuk ve Ahmet adında üç çocukları dünyaya geldi. Bayraktar, sadece verdiği mücadeleyle değil, bu vatana kazandırdığı evlatlarıyla da hayırla yâd edilecek bir baba...
Baykar'ın milli ve özgün insansız hava aracı teknolojisi atılımında öncü rol üstlenen Bayraktar, bu projelerin hayata geçirilmesinde tasarım aşamasından prototip aşamasına, imalat aşamasından yatırım planlamasına kadar her seviyede aktif olarak yer aldı.
Baykar tarafından TSK için geliştirilen ilk insansız hava aracı olan Bayraktar Mini İHA Ar-Ge çalışmalarının yapıldığı 2005- 2009 yılları arasında, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde askerlerle birlikte gerçekleştirilen çalışmalara da liderlik yaptı. Havacılığa olan merakı dolayısıyla hususi pilot sertifikası bulunan Bayraktar, Türkiye'nin insansız hava araçları serüveninin öncü ismiydi. O serüven nasıl başlamıştı, kendisinden dinleyelim:
"2000'li yıllarda Şırnak 6. İç Güvenlik Tugayı'na gitmiştik. Oradaki komutanlardan Yarbay Melih Gülova, bize şehitlerin kanlarını gösterdi. Bu teröre teknolojik anlamda da çözüm bulmaya çalıştıklarını söyledi.
Ben de, 'Biz kendi adımıza elimizdengeleni yaparız; ama siz benim teklifimikabul edebilecek misiniz?' diye sordum.'Nedir?' dedi komutan Gülova. 'Banaburada atölye kurmamı sağlayın, bende size teknolojik olarak destek vereyim'dedim. Komutan düşündü taşındı, arkadaşlarıylagörüştü ve inisiyatifini kullanarakbizim Tugay'ın bulunduğu Gabar Dağı'nıneteklerinde atölye kurmamızı sağladı.
İşte bu insansız hava araçları projesi böyle başladı. Sonra o değerli komutan Yarbay Melih Gülova, 2007 Haziran ayında teröristlerce uzaktan patlatılan bir bombayla şehit düştü. Bu projeler, bu başarılar aslındaonların eseridir."
Yarbay Gülova'nın kanı yerde kalmadığı gibi Özdemir Bey'in mirası da yarım kalmayacak. Çünkü o sadece teknolojiye değil, arkasından gelecek insanlarımıza da yatırım yaptı. Oğulları gibi Baykar'da yetişenbinlerce mühendisimiz de bayrağı taşımayadevam edecek.
Anneleri Canan Bayraktar'ın şu vasiyeti de hep kulaklarımızda çınlayacak: "Oğullarım, bu geliştirdiğiniz teknolojiyiher türlü engellemelere, entrikave yıldırma politikalarına rağmen, Türkordusunun şerefli evlatlarının hizmetinesunmamanız halinde sizleri başarısızaddedeceğimin bilinmesini süt hakkımolarak niyaz ediyorum."
Mekânı cennet olsun, milletimizin başı sağolsun.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.