Galatasaray’a bu kötülüğü yapmayın
Kendimi bildim bileli Galatasaraylıyımdır. Her ne kadar ilk gençlik yıllarımdan sonra futbolu takip etmesem de bu aidiyet hissi olduğu yerde durur. Hatta 21 yıl önce UEFA Kupası'nı kazandığımız gece ailecek arabaya doluşup sokaklardaki kutlamalara katılışımı ve o coşkuyu dün gibi hatırlarım.
Ne var ki Anadolu'dan milyonlarca taraftarı olan Galatasaray'ı bir yandan da hep kökü başka yerlerde olan gruplarla anma gayretinde olanlar çıkmıştır. Fakat bunların hiçbirine kulak asmadan, benim gibi Galatasaray'ı seven ve destekleyen milyonlar var. O yüzden son günlerde yaşanan bir hadiseden oldukça müteessir oldum ve yazma ihtiyacı duydum.
Mehir Vakfı Başkanı Mustafa Özdemir, Galatasaray Başkanı Burak Elmas'ı ziyaret etmiş. Sadece bu ziyaret, sanırım Elmas karşıtı bir ekibi hareketlendirip hem vakfa hem de başkanına olur olmaz iftiralar atılmasına yetti.
Özdemir'in siyasi bir kimliği yok, Atatürk karşıtı bir sözü yok, olabilirdi ama iddia edildiği gibi bir tarikatla bağı da yok. Vakıf da AK Parti'ye yakın insanlardan oluşsa bile siyasetle organik bir bağı bulunmuyor. Vakfın tek faaliyeti ise evlenmekte maddi güçlük çeken çiftlerin masraflarını karşılayıp yuva kurmalarına yardımcı olmak gibi hayırlı bir işten ibaret. Ancak Özdemir, Müslüman ve Anadolulu. Şayet Kavala destekçisi, Avrupa Birliği fonlu bir derneğin yöneticisi veya Rotary üyesi olsaydı hiçbir sorun olmayacaktı.
Elmas'ın Anadolulu bir vakfın yöneticisi ile el sıkışmasından fırtına koparanlar, en büyük kötülüğü Galatasaray'a yapıyorlar. Bu radikal dille kendi taraftarlarını dışlamış oluyorlar. Bu hadisenin bir benzeri de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Elmas'ı tebrik telefonunun resmi hesaplardan duyurulması sonucu yaşanmıştı. Özellikle Elmas'ın "Futbolumuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yatırımlarına layık olmalı" sözü üzerine de aynı marjinal kitle ortalığı ayağa kaldırmıştı.
Attila İlhan, "Galatasaray Lisesi'nden Türkçe konuşan Fransızlar mezun olur" derdi. İlhan'ı haklı çıkarma çabasında olanlara çağrım; Galatasaray'ı "biricik sevgilim" diye sevenlere Fransız kalmamalarıdır...
***
'MÜNEVVER'E KIYILMASI NEYSE DE KOLTUĞA KIYMAYALIM'
Tüm detayları hafızama kazınmış bir cinayetti. Münevver Karabulut'un bedeninden ayrılmış kafası bir gitar kutusuna, naaşın kalanı ise bir bavula konarak çöpe atılmıştı. Katil Cem Garipoğlu, bazı aile üyelerinin ve çalışanların yardımıyla 159 gün kayıplara karışmayı başarsa da nihayet teslim olmak zorunda kalmıştı. Annesi ve çalışanlarına delil karatma ve suçluyu saklama suçundan hapis cezası verildi. Katil ise 24 yıl hapse çarptırıldı ama hapishanedeyken intihar ettiği söylendi.
12 yıl önceki bu menfur olayı neden hatırlattım? Çünkü katilin kız kardeşi, Instagram hesabından bir fotoğraf paylaştı. Fotoğrafta üç kişiyle birlikte mutluluk pozu verdikleri koltuk ise Münevver'in öldürüldüğü odada bulunan, üzerine kan sıçramış olan o koltuktu.
Düşünsenize oğlunuz 17 yaşındaki gencecik bir kızı öldürüyor. Parçalarına ayırıyor. Ve maddi imkânları herkesten fazla olan siz o evden taşınmayı bırakın, o koltuğu 12 yıl sonra bile kullanıp üzerinde de "mutlu aile" pozu verebiliyorsunuz!
Bir bebekten katil yaratan karanlık, o evin tam içindeymiş anlaşılan. Yazıklar olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)