FETÖ'cü Said Sefa gibi tipler, CHP'li tüm vekiller, İYİ Partili bazı vekiller, Türkiye İşçi Partili sözde komünistler, Nevşin Mengü gibi liberal gazeteciler, vb. Kısaca "Biden'cılar, sıralı tam liste" desek başımız ağrımaz.
Hepsi, ortağı firari ve hissedarı PKK iltisaklı Yol TV'nin önce uydurduğu, sonra da "Yalan söyledik ama hükümet sebep oldu" şeklindeki açıklamayla itiraf ettiği "Aşağı bak" iftirasının peşinden gittiler. Ne provokatörlerin rektörlük binasını üç kapıyı tutarak işgal etme girişimini ne de polise taşla saldırılmasını gördüler.
Velhasıl Gezi dönemi yalan ve provokasyonlarının bir yeni sürümüyle karşımızdalar. Unuttukları ise şu: Artık polisler, emniyet müdürü ve valinin FETÖ iltisaklı olduğu bir Türkiye yok. Ve en önemlisi bizler, Gezi'den tecrübeliyiz. Finansmanı tamamenve tek başına devlet tarafındankarşılanan BoğaziçiÜniversitesi'ne, diğer devletüniversitelerine kanunlarçerçevesinde nasıl rektöratanıyorsa, o şekilde rektöratandı. Atanan rektör, yükseklisans ve doktorasını BoğaziçiÜniversitesi'nde yapmış, özel sektördebaşarısını kanıtladıktan sonradaha önce de iki başka üniversiteyirektör olarak yönetmiş deneyimlibir isimdi.
Fakat 1971 yılına dek Amerikalı rektörlerin yönettiği Boğaziçi Üniversitesi, herhalde sırtını ABD'ye dayamış olmanın verdiği seçkincilikle itiraz etti. Yani Boğaziçi'ndeki bir kısım marjinal,ülkedeki tüm okullarauygulanan yasal rektörlüksürecinden bile ayaklanmaçıkardı. Marjinal dememinsebebi ise 15.000 öğrencisiolan okuldan protestolarasadece yaklaşık 500 öğrencininkatılıyor olmasıdır.
İlk günden itibaren eylemlerde terör örgütü sloganları atıldı, marşlarla halay çekildi. Kâbe'yi aşağılamayı bile "sanat" diye sundular. Polisle çatışanlar, taş atanlar, polis arabalarının camlarını kıranlar oldu. Hatta bir grup provokatör, rektörlük binasının çıkışlarınıkapatarak, binayı işgal girişimindebile bulundu. "Rektörüçıkartmayacağız" kabadayılığınıgüvenlik güçleri engelledi. Bunlardan bazıları gözaltına alındıktan sonra çoğunluğunun Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmadığı ortaya çıktı. Peki, nasıl oldu da buiş ABD Dışişleri BakanlığıSözcüsü'nün bile basın toplantısındayer vereceği bir meseleyedönüştü? Çünkü Amerikagözünde tüm insanlar eşittirama Amerikan destekliolanlar daha eşittir. Robert College'dan Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen okulun ABD nüfuzu altında olduğu bir sır değil. Ancak en son senato binası işgale kalkışıldığında, Amerikan devletinin 25.000 polisle cevap verdiği düşünülürse, Türkiye'deki polis müdahalesini en son eleştirecek ülkenin kendileri olduğu da anlaşılır.
İran Başbakanı Musaddık'ın, İngiliz-Amerikan istihbarat örgütlerinin ortak operasyonu "Ajax" ile devrilmesinden 63 yıl sonra CIA, darbedeki rolünü 2013'te kabul etti. CIA belgelerinde, Musaddık'ı devirmeye yönelik sokak isyanları kısmında şöyle deniyordu: "CIA, Tudeh karşıtı gösterileroluşturmaktaki kabiliyetinikanıtlamıştır. Ancak bunuuygun şartlar oluştuğunda vemerkezi hükümet çok güçlüitiraz etmediğinde gerçekleştirebilmektedir."
Türkiye'deki merkezi hükümet, Gezi isyanlarında olduğu gibi, Boğaziçi isyanına da çok güçlü itiraz edecektir. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü değil, Başkan Biden'ın kendisi çıkıp burdaki gönüllü askerlerine sahip çıksa da değişen bir şey olmayacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.