Tükenmedik, buradayız
Gerçi Türkiye'de kurulan ilk partinin adı da "Kadınlar Halk Fırkası" idi ve onun resmi olarak kurulmasına izin çıkmamıştı; üstelik en ünlü sufrajetimizi akıl hastanesinde ölüme terk edilmiş bir kader çizgisine mahkûm eden de yeni rejimdi. Ama olsun, kadınlara seçme hakkı verilmesi herhalükârda önemli bir adımdı.
Sadece "seçme hakkı" yazdım çünkü kadın nüfusun yarısından fazlasını oluşturan başörtülü kadınlara seçilme hakkı verilmedi. 2013 yılında, örtünmeye karar veren dört AK Partili kadın vekil olmasaydı, 2015 yılına değin de Meclis'imizde başörtülü vekil olamayacaktı.
Biliyorum, siz de hatırladınız Meclis'imize milletimizin oylarıyla seçilip gönderilen ilk başörtülü vekil Merve Kavakçı'nın başına neler geldiğini. Nasıl da ilkokul çocukları gibi şen "dışarı, dışarı!" diye tempo tutup, kürsüyü işgal ettiklerini... Sonra da Kavakçı'nın çocuklarını bile sınıf arkadaşlarına yuhalattıklarını...
Bunları hatırlatıyorum çünkü 5 Aralık'ta "Kadınlara seçme ve seçilme hakkı" verilmesinin yıldönümü kutlanırken bir dipnot olarak bile mezkûr mücadele ve 80 yıllık haksızlık anılmıyor. Bunları hatırlatıyorum çünkü tarihteki yerimiz bir dipnottan fazlası olmayı hak ediyor.
Türkiye'de başörtülülerin seçilme hakkı mevzuu, siyahların 1965'te çıkan yasaya kadar oy verip seçilmelerini engelleyen yasaya çok benzer. Görünürde engel yoktur ama de facto olarak seçip seçilmeleri imkânsızlaştırılmıştır.
Başörtülü kadınların hak mücadelesi ile sufrajet veya Amerikan sivil haklar mücadelesi arasında paralellikler bulunur. Bulamayacağınız tek paralellik, şiddete karışmış olmaktır. Ne sufrajetler gibi bomba kullanmış ne de siyahlar gibi yakıp yıkmıştır.
Cop da yeseler, yerde de sürüklenseler, tek fiske atmamış, bir cam dahi kırmamışlardır. Oturma eylemlerinden, "Başörtülü aday yoksa, oy da yok" benzeri imza kampanyalarına kadar tarihte pek çok iz bıraktık ama kimsenin canını yakmadık. Ezildik ama ezmedik. Vurulduk ama vurmadık. Tam anlamıyla alnı ak, başı dik bir hareketti bizimkisi.
Yıllarca önümüzde kapı duvar olan rejimin menteşelerini zorladık, kapı kolunu yerinden oynattık ve son tekmeyi Erdoğan'ın vurmasıyla âdeta kapıdan içeri akın ettik.
Birileri dipnot olarak bile anmasa da hatırlatmak istedim: Tükenmedik, buradayız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)
- İsrail, Türkiye’ye saldıracak mı? (02.10.2024)