Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk reformundan bahsedince iki tür tepki öne çıktı. İlki, "18 yıllık iktidarsınız, reform şimdi mi aklınıza geldi" diye özetlenebilecek bir tavır. Ancak AK Parti zaten 18 yılda hukuk sistemimizde birçok reform yaptı. Hakim ve savcılarımızı denetleyen mekanizmalar çoğaltıldı. Mahkemelerin yapısı, adli prosedürlerin sistematikleştirilmesi ve hakimlerle savcılara özel meslek eğitimlerinin zenginleştirilmesi bu başlıklardan bazıları.
Kaldı ki hukuk da insanla birlikte dönüşen âdeta canlı bir organizma. Elbette süreç içerisinde itirazlar, eksiklikler dile getirilerek ve düzeltilerek ilerlenecek. Yoksa bizim "ilerlemeciler"her şeyin 18 yıl öncesinde kalmasınımı istiyorlar? Geçiniz.
Diğer bir tepki ise reform sözünü duyar duymaz bazı "ünlü tutuklular"ın serbest bırakılacağının dillendirilmesi oldu. Televizyon ekranlarından ve gazete köşelerinden hangi tutukluların neden tahliye edilmesi gerektiği hakim ve savcılara parmak sallayarak hatırlatıldı. Bunun en son örneği Bülent Arınç oldu. Demirtaş'ınkitabıyla 40 yıllık Kürt meselesine dairyeni bilgi sahibi olan Arınç,Demirtaş'ın bir an önce tahliyeedilmesi gerektiğini söyledi.Bununla da kalmadı; tahliyeetmeyen hakim ve savcıları tehditkârbir dille yönlendirmeyekalkıştı.
Demirtaş serbest bırakılır mı, bırakılmaz mı bilmiyorum. Bildiğim, "tahliye totosu" oynayanlarınsadece hukuk camiasına haksızlıketmediği, aynı zamandakendi adlarına da hiç saygınbir iş yapmadığıdır. Nitekim Başkan Erdoğan da "hukuk reformu" ile bu tartışmaların bağdaştırılmasından rahatsızlığını şöyle dile getirdi:
"Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayankimi bireysel açıklamalar ile reformgündemimize yaptığımız vurgular bahaneedilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığınıgörüyoruz. Velev ki geçmişte birlikteçalışmış olsak bile, hiç kimsenin şahsi ifadelericumhurbaşkanı ile hükümetimiz ile partimiz ileilişkili hale getirilemez."
O yüzden artık hukuk reformunu şahsi isteklere alet etmeden tartışmak, milletin yargıdan beklentilerini karşılayacak bir reform ne olmalıdır, bunun içeriğini seviyeli biçimde tartışmak zorundayız.
"İnsan Hakları Eylem Planı"nı da içeren reform gündeminde yer alacak mı bilmiyorum ama halkın gündelik hayatında güvendehissetmesinin önüne geçen bazı yargıkararlarına yol açan maddelerin de gündemimizdeolması gerektiğine inanıyorum. Örneğin geçtiğimiz hafta öğrendiğim ve beni derinden yaralayan bir karardan bahsetmek isterim. Kudret Yener isimli 72 yaşındaki birkadıncağızı evine giren iki hırsız boğazınıkeserek öldürdü. Bir yıl firarda yaşayankatiller nihayet hapse girdi ama son celsedetahliye edildiler. "İyi halden tahliye"edilen bu katiller, sosyal medyadaki infialsonrası yine tutuklandılar. Bunun gibionlarca karardan bahsedebilirim. "Sosyal medyadan yargımıza seslenmek"zorunda kaldığımız günleri bitirecek birhukuk reformu en büyük beklentim...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.