Neo-conlar geri döndü
Artık Beyaz Saray'da, daha fazla İslâm ülkesini bombalayacak, Pentagon'la tam işbirliği yapacak, bir kulağı sermayede diğer kulağı silah sanayiinde olacak, yeni savaş alanları açarak Ortadoğu'yu şekillendirmeye hevesli bir neo-con oturacak.
Neo-con teriminin açılımı "yeni muhafazakâr" olsa da veya yanlışlıkla sadece baba-oğul Bush'ların başkanlığı dönemini tanımlamak için kullanılsa da terimin Cumhuriyetçi Parti'ye indirgenecek bir yanı yok. Hatta esas demokratlardan neşet ediyor ama bahsi diğer...
Siz sadece pek "demokrat" Obama dönemini hatırlayın. Küreselci konsorsiyum "Nobel Barış Ödülü" verdi, iklimden eşcinsel haklarına değin cilaladı. Fakat Obama, başkanlığı sonunda 8 ülkeyi bombalamış, toplamda Başkan Bush döneminden 10 kat fazla hava saldırısı emrini vermiş, Amerikan ordusuna sadece bir yılda 26.171 bomba attırmış bir başkan oldu.
DEAŞ'la savaş adına sivillerin yaşadığı yerleri dümdüz etmelerini bir kenara koyacak olanlara hatırlatayım: Obama, bir Amerikan vatandaşını bile terörist olabilir şüphesiyle bombalatarak öldürttü. Yani bir anayasa hukukçusu olarak pazarlanan siyah adam, korumaya yemin ettiği anayasayı çiğneyip başka bir siyah Amerikalıyı havaya uçurttu. Kimse hesap sordu mu? Elbette hayır!
Dolayısıyla neocon denince aklınıza Suriye'de sahada sıfırken var ettikleri ve binlerce kamyon silahla donattıkları YPG gelsin mesela. Eş-Şebab deyip Somali'ye, Taliban deyip Pakistan'a yaptıkları saldırılar gelsin mesela. Ya da bir yandan İran'la el sıkışıp, diğer yandan İran destekli Hutiler üzerinden Suudlarla beraber
Yemen'e yağdırdıkları bombalarla öldürdükleri on binlerce kadın ve çocuk gelsin mesela!
Biden, "güvercin" gibi kampanya yapsa da "şahin" gibi yöneteceğinin de işaretlerini verdi üstelik. Askerî harcamaları yükselteceğini açıkladı. Trump'ı Suriye'de yanlış adımlar atmakla, Rusya'ya karşı yumuşak olmakla suçladı. Taliban'la masaya oturulmasına karşı çıktı. Trump'ın asker azalttığı Suriye'de yanlış yaptığını belirtti. Başa geldiğinde yapacağı ilk işlerden birisi de YPG'yi tekrar güçlendirmek ve Trump'ın azalttığı asker sayısını artırmak olursa sanırım kimse şaşırmaz.
Bu elbette Trump'ın hiç bomba atmayan, barışsever bir başkan olduğu anlamına gelmiyor. O da İslâm ülkelerini çok daha az da olsa bombaladı. O da örneğin Venezuela'da ya da İran'da yaptırımlarla binlerce sivilin hayatıyla oynadı. Ancak "Önce Amerika" sloganıyla daha içe dönük bir dış politika arzusu, Kuzey Kore'den Afganistan'a değin atmaya çalıştığı barış adımları klasik bir neo-con olmadığının da kanıtıydı.
Neticede Trump'ın Biden gibi tek-kutuplu hegemoni kurma eksenli bir bakışı yoktu. Ana düşman her zaman Çin üzerinden küreselci konsorsiyumdu. Fakat müesses nizama karşı ne kadar gücü olduğunu Suriye'de bizzat gördük. Çekilme sözü verip, önce erteledi, sonra dediği gibi tamamen çekilemedi, vs.
Yani mevzu "Türkiye- ABD ilişkileri ne olacak?" sorusunu kapsayan ama çoğunlukla aşan bir yere doğru gidecek, bilelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)