Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. Başbakan Ersin Tatar % 32 oy alırken, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da % 29 oy aldı. İkinci turda ne olur bilmem ama yarışacak bu iki adayın tavırları üzerinden Kıbrıs Türk halkının genel eğilimlerini naçizane size aktarmaya çalışacağım.
Akıncı, Barış Pınarı Harekâtı'na dair destek açıklamamış ve hatta açıklamasında "1974'te biz adına 'Barış harekâtı'desek de bu bir savaştı ve akankandı. Şimdi Barış Pınarı Harekâtıdesek de akan su değil, kandır. Biran önce diyalog ve diplomasinindevreye girmesi dileğimdir" diyerek maalesef hem Kıbrıslı Türklerin tarihi mücadelesine hem de Türkiye'nin terörle mücadelesine gölge düşürmüştür.
Ancak Akıncı'nın "Rumlara aldığımız toprakların bir kısmını iade etmeliyiz" sözlerinde olduğu gibi genel siyasî stratejisi böyle. TürkiyeCumhuriyeti'ni kışkırtmak, yetkililerdencevap almak ve böylelikleKıbrıs Türklerine dönüp "Görüyormusunuz, bana yani sizin iradenizesaldırıyorlar. Türkiye, bize saygıduymuyor" imasıyla hem KıbrıslıTürkleri Türkiye'ye karşı kışkırtmakhem de mağdur rolüne bürünereksempati oylarını toplamak.
Oysa ki aynı Akıncı, AnnanPlanı'na "Hayır" diyen Rumlarınbir çırpıda nasıl AB'ye alındığınıda üç yıl önce Crans Montana'daKKTC'nin tüm yapıcı yaklaşımınarağmen Rumların "sıfır asker,sıfır garanti" diye özetlenebilecekmaksimalist tutumunu dabirinci elden yaşamış bir politikacı. Üstelik KKTC'yi temsilen BM'nin davetlisi olarak gittiği toplantıda Rumlider Anastasiadis'in yüzüne karşı"Ben Cumhurbaşkanıyım, Akıncıancak toplum lideri sayılır" diyehakaret ettiğini de işitmiş birCumhurbaşkanı...
Dolayısıyla Akıncı, Türk askeri adadan, Türkiye Cumhuriyeti de garantörlükten çekilmeden adada bir çözüme ulaşılamayacağını yaklaşık 50 yıllık kariyerinde artık anlamış bir isim. Sanırımaçıkça "T.C.'ye bağlı kalacağımızaRum azınlığı olalım" diyemeyeceğiiçin de sıklıkla Türkiye ile bir gerilimnoktası oluşturup girişte bahsettiğim"mağduriyet" stratejisiylehareket etmeyi tercih ediyor.
Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti ve bir vatandaş olarak benim için en incitici olan nokta ne siyasi retorikler ne de seçmene yönelik stratejiler. İnciticiolan Yunan'a, Rum'a tanınan toleransın,onlarla birlikte yaşamayadair umudun yüzde birinin hemsoydaşından hem de canıyla kanıylayanında olan devletten esirgeniyorolmasıdır.
Türkiye, AB'ye kafa tutup sadece Kapalı Maraş'ı açmadı; Doğu Akeniz'de de varlığını kabul ettirdi. Rusya ve Fransa ile karşı karşıya gelme pahasına Güney Kafkasya'da varlığını kabul ettirdi. Fransa'dan ABD'ye literal olarak "yedi düvele" karşı Libya'da varlığını ve dahası ağırlığını kabul ettirdi. "Bizi Rumlarla baş başa bırakın, biraz toprak verir hallederiz" anlayışı ile paralel bir Türkiye olsaydı, şimdiye çoktan baş başa bırakmak zorunda bırakılmıştık belki de...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.