Sokağa çıkma yasağı kararının duyurulmasıyla başladı her şey. İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre250.000 kişi sokağa akın etti. Fırınların ve eczanelerin açık olacağı gibi bilgileri içeren genelgenin, kararın ilanından sonra duyurulmasının bunda elbette etkisi büyük oldu.
Ancak kuruyemişten kolaya,bisküviden kuruyemişe hayatiolmayan ürünler için sokağaçıkan kalabalıkların çoğunluktaolması, marketlerin ve fırınlarıntekrar kepenk açmış olması, sosyalmesafe kurallarının hiçe sayılmasıinfial yarattı. Bu tablo aslındakoronavirüs tehdidinin bazı vatandaşlarımıztarafından yeterince anlaşılmadığınıda gösteriyordu.
Herhalükârda vaka sayısı ilk kez azalmaeğilimine girmişken, bundan bir hafta sonrafarklı bir tabloyla karşı karşıya gelmemizevesile olacak kara bir geceydi.
Fakat pazar akşamı, yasağın bitmesine saatler kala bambaşka bir gelişme gündeme damgasını vurdu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından istifa ettiğini duyurdu.
Metni okuduktan sonra attığım tweette, "'Sayın Cumhurbaşkanım beni bağışlasın'"ifadesinden istifanın CumhurbaşkanıErdoğan'a sunulmadan duyurulduğuanlamı çıkıyorsa, terör örgütleriylemücadelesi hafızamıza kazınanbaşarılı bir bakanımızın zorlubir kriz sürecinde görevi bırakmamasıgerektiği kanaatindeyim" demiş ve PKK'lılar ile FETÖ'cülerin nasıl bayram ettiğine dikkat çekmiştim.
Yani mevzu hakkında zamanında fikir belirten beş yazar varsa, birisi benim. Çünkü Soylu, başından beri farklı bir İçişleri Bakanı portresi çiziyor. Terörizmle mücadeledekiödün vermezliği ile kendi özgünhikâyesini yazıyor. Dahası kimilerinin'dokunulmaz' ilan ettiği,karanlık bağlantılar içindeki Ankara kuşuçetesine de dokunmaktan çekinmiyor. Buyüzden beş yıllık bakanlığını bir hataya kurbanetmesi olacak iş değildi.
Ama eli kalem tutan çoğunluğun ölü taklidi yaptığı o gece konuşmuş biri olarak bugün de şunu belirtmezsem eksik kalır. Milletin gerçekanlamda canıyla uğraştığı, terör örgütlerininerketeye yattığı bir dönemde, doğrudürüst uyku uyumadan binbir dertle uğraşanCumhurbaşkanımızın onayı olmadan bu istifayıilan etmek ne kadar doğruydu? Bu, onahaksızlık sayılmaz mı? Cepheyi bırakarakçekip gitmek, kimlerin işine yarardı?
Soylu, mücadeleci olduğu kadar duygusal bir Trabzonlu; eyvallah. Fakat Hadi Özışık'ın dediğine göre Davutoğlu döneminde de iki kez istifaya kalkışmış. 2018'de de helallik istediği konuşmasıyla yine istifa söylentilerine sebep olmuştu. Pazar gecesi de anlaşıldı ki Soylu'dan milletinbeklentisi bundan sonra hangi sebepleyorulmuş olsa da liderinin işaret ettiğiistikâmetten ayrılmaması, onun iradesinihiçe saymamasıdır.
Bir sözüm de iyot gibi açıkta kalan fitnecilere... En başta da Soylu'nun teşkilat başkanı olduğu dönemden itibaren onun ayağını kaydırmaya çalışan, daha geçen hafta yardımcısı Soylu'nun istifasını isteyen Davutoğlu'cu trollere... Siz kafanızı cüzdanın olduğu yere döndürmeye alışık olabilirsiniz. Ama pazar gecesi birden başımıza"Soylu'cu" kesilerek ayar vermeye kalktığınızıda şutlandığınız partide nifak çıkarmayaçalıştığınızı da not ettim. İsterim ki AKParti umurlarındaymış gibi davranan, ilkandan itibaren "AK Parti karıştı" diye gevşekçesırıtarak yorumlar yapan bu Erdoğandüşmanlarını okurlarım da not etsin.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.