‘Kadın cinayetleri’ diyeceğiz
Sanık, 14.5 yıla mahkûm edildi.
Kadife Şahin, kocası tarafından sokak ortasında bıçaklandı ve ağır yaralandı. Daha önce eve alkollü gelip fena halde döven eşi çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmıştı.
Sanık, sadece 15 yıla mahkûm edildi.
Server Güven, bir akaryakıt istasyonunda bulunduğu sırada tabancayla üç el ateş edilerek sevgilisi tarafından öldürüldü. Sanık, 25 yıla mahkûm edildi.
Bu üç davanın tek ortak özelliği kadınların hayatlarına giren erkekler tarafından öldürülmeleri değildi.
Daha da acı olanı, üç katilin de çıkarıldıkları mahkemelerce "iyi hal" indiriminden yararlanarak cezalarının azaltılmasıydı.
Üç hâkimin de erkek olması ise diğer bir ortak noktaydı..." Saydığım maktül isimlerinin hiçbirini hatırlamıyorsunuz çünkü iki yıl önceki bir yazımdan alıntı. Öldürülme anının videosunu izlediğiniz ve küçük kızının "Anne ölme" çığlıklarını duyduğunuz için Emine Bulut cinayetini hatırlıyorsunuz ama iki yıl sonra onu da muhtemelen unutacaksınız.
Ancak unutmaması gereken bir kurum var; o da yargı.
Bu yüzden Başkan Erdoğan'ın AK Parti'ye ve Adalet Bakanlığı'na verdiği talimatla çıkarılması tasarlanan yeni kanun teklifi oldukça önemli. Buna göre vahşice işlenen bu cinayetlerdeki 'iyi hal indirimi' tarihe karışacak.
Katilin on yıl yatıp serbest kalması mümkün olmayacak.
Ömür boyu hapis cezası istisnasız olarak uygulanacak.
Üstelik katilin bu cezanın bir kısmını da hücre hapsinde tek başına geçirmesi şartı konacak. Ayrıca bu vahşi cinayet görüntülerini sosyal medyada paylaşıp yayanlara uygulanan cezada da artırıma gidilecek.
"Kadın cinayetleri" tanımına alınan erkekler için de son bir söz: Türkiye'de her yıl yüzlerce kadın kocası, eski kocası, sevgilisi veya erkek bir akrabası tarafından öldürülüyor. Bu cinayetlerin ortak noktası katilin erkek, maktülün de onun yakını olan bir kadın olması. Toplumda, bu bağlamda, adetâ sistematik bir yaygınlıkla işlenen başka bir cinayet türü gösteremezsiniz. Eskiden bu cinayetlere -iğrenç bir dille- 'aşk cinayeti' denirdi. Zulmün örtülmesine uzun yıllar perde olan bu söylem artık nerdeyse yok. "Kadın cinayetleri" deme ısrarımız sayesinde yok.
Evet, cinayet sebebiyle öldürülenlerin büyük çoğunluğunun erkek olduğu doğru. Ancak bu vakaların hepsinde farklı motivasyonlar var ve bunlardan hiçbiri sosyolojik bir sabiteye karşılık gelmiyor. Kaldı ki kadın cinayetlerinin önlenmesini savunanlar, diğer katillere de iyi hal indirimi sağlanmasını istemiyorlar!
Velhasıl ortada sosyo-kültürel açıdan kadın cinayetlerine yol açan zehirli bir cinsler arası 'habitus' olduğu aşikâr. Buna yol açan etkenleri de sabaha kadar konuşabiliriz ama 24 saatte en az bir kadının bu tür cinayetlere kurban gittiği ülkemizde alındığınız en büyük meselenin bu olması da çok şey anlatıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Herr İmamoğlu, die Rolltreppen funktionieren nicht (Sn. İmamoğlu, merdivenler çalışmıyor) (26.11.2024)
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)