DEAŞ’ı, Bush meşhur etmişti
Ancak 11 Eylül'den sonra, nasıl olduysa Başkan Yardımcısı Cheney ve onun Savunma Bakanlığı'na önerdiği kişi olan Paul Wolfowitz'in aklında tek bir hedef vardı: Irak.
Tabii Bin Ladin'in Irak'ta yaşamıyor olması ve El Kaide'nin Irak'ta olduğuna dair istihbarat yokluğu işlerini oldukça zorlaştırmıştı. Ancak dönemin istihbarat yetkililerinden öğreniyoruz ki CIA'de ve Savunma Bakanlığı'nda kendi ofisi olan tek Başkan Yardımcısı olan Cheney'nin bu bağın kurulmasına yönelik istihbarat ajanslarına çalışmaları talimatı verilmişti.
Adına Bush Doktrini dense de, 11 Eylül sonrası dünyayı şekillendiren yıkıcı ABD politikalarına imza atan öncelikli kişi Dick Cheney idi. Cheney o kadar 'öngörülü'ydü ki, Irak'ı bir kez değil, Obama döneminde ABD askerleri ayrıldıktan sonra ikinci kez işgal etmelerine yarayacak DEAŞ'ın kurucusunun adını 11 yıl öncesinden Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ilan eden konuşmayı yazdıran da oydu.
Bin Ladin'in görüşmeyi bile reddettiği ve kendi çevresine kabul etmediği Zarkavi, yani 11 yıl sonra karşımıza DEAŞ'ın kurucusu olarak çıkacak olan Zarkavi, adını dünyaya ilk kez Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda okuduğu konuşmayla duyuracaktı. Çünkü ABD'nin Irak'taki El Kaide varlığına dair sunabildiği tek kanıt, 2002'de Irak'a gidip yerleşen Zarkavi olacaktı.
ABD istihbarat ajanslarının El Kaide ile bağını tesbit edemediği ve o güne değin birkaç yüz militanı bile olmayan Zarkavi, ABD Dışişleri Bakanı'nın dünya devletleri karşısında yaptığı konuşmada tam yedi dakika boyunca ve toplamda 21 kez anılınca, ABD karşıtı tüm gruplar tarafından bilinir hale geldi ve popülaritesi tavan yaptı.
Buna ek olarak, ABD'nin Irak'ı işgal gerekçesi olarak sunduğu "Saddam'ın kitle imha silahları var" argümanı da ilk kez Dick Cheney tarafından, Ağustos 2002'deki "Yabancı Ülkelerdeki Savaşlarda Gazi Olanlar Buluşması'nda" dile getirilmişti. Bush, Ocak 2003'teki Birliğin Konuşması'nda aynı argümanları dile getirdi. Powell'ın Şubat 2003'teki konuşmasında da Zarkavi, kitle imha silahları ve Saddam'ın nükleer silah geliştirdiği şeklinde üç sebep sıralanmıştı.
O dönemden akıllarda kalan en acıklı görüntülerden birisi ise şüphesiz, 1 Mayıs 2003'te, ABD Başkanı Bush'un uçak gemisi USS Abraham Lincoln'ın güvertesinden yapılan canlı yayında, arkasında devasa bir "Görev başarıyla tamamlandı / Mission accomplished" pankartı varken konuşmasıdı.
ABD'nin Irak'ı işgali bu hafta 16. yılını dolduruyor. Ortada başarıyla tamamlanmış herhangi bir görev yok. Öldürülen ve işkence edilen milyonlarca Iraklı, hayatını kaybeden on binlerce ABD askeri, tarümar edilen bir tarih ve çökmüş devlet haline getirilmiş bir ülke var. Oradan neşet eden terörün kaynaklarıyla mücadele ise hâlen sürüyor.
Ortadoğu'yu on yıllar boyu istikrarsızlığa uğratmak ve Irak'ın enerji kaynaklarını ABD'li şirketlere peşkeş çekmek görevin bir parçasıysa, 'mission accomplished'.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)