Ziya Selçuk’un zor sınavı

Hatırlarsanız yeni kabinede yer aldığı açıklanınca her kesimden insanın Bakan oluşunu en çok sevinçle karşıladığı isim Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk olmuştu.
Bunda en önemli etken, partili bir arka plandan gelmemesi ama eğitim kariyeri boyunca çok fazla kişiye dokunmuş ve ilham vermiş olmasıydı sanırım. O yüzden sadece Bakan olması bile tek başına beklentileri zirveye taşıdı. Yüksek beklentilere, AK Parti iktidarlarının zayıf karnı sayılan eğitim sistemine dair memnuniyetsizlikler de eklenince, Selçuk'un vazifesinin "ateşten gömlek"giymekten farkı olmadığını söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz cuma, Kadınlar Günü vesilesiyle kadın öğretmenlerin onur konuğu olduğu bir yemekte Selçuk'un misafiri olduk. Merak edilen pek çok meseleyi Selçuk'a sorma imkânımız oldu. Öncelikle okurlarımızı yakından ilgilendiren iki mevzuu aktarmak isterim.
Sınav sistemindeki dönüşümler ile müfredattaki değişikliklerden başı dönen velilere Bakan'ın net bir mesajı vardı: "Oyunun ortasında kural değiştirilmez."
Yani ne sınav sisteminde ne de müfredatta öğrencilerin başarısını etkileyebilecek neticeler doğuracak hiçbir adım atılmayacak. Gerekli düzenlemeler tedricen hayata geçirilecek.
Gelişim psikolojisinde uzman olan Bakan'ın ajandasındaki en önemli maddelerin başında ise "Tasarım Beceri Atölyeleri" (TBA) geliyor. "Anaokulunda oyun oynayan, koşturan, hamur yoğuran, resim yapan çocuklardan, ilkokula başlar başlamaz devet memuru gibi davranmalarını bekliyoruz. Onları bir sıraya hapsedip, defter-kalemkitap hariç hiçbir etkinlik yapmalarına izin vermiyoruz. Bu yanlış ve verimliliği engelliyor" diyor Selçuk. TBA, çocuğun deneyimleyerek ve dokunarak bizzat öğrenmesinin önünü açacak, onlara bilgiye erişim noktasında bambaşka bir okul deneyimi yaşatacak bir proje olarak öne çıkıyor.
Ayrıca Selçuk, eğitim sistemine ve çocuğun ihtiyaçlarına yönelik tamamen dijital ortamda ve yapay zekayı da kullanan bir girişim başlattıklarından, ayrıntıların zaman içerisinde duyurulacağından da bahsetti.
Son olarak, hazır Kadınlar Günü'nü de yeni kutlamışken, yüzde 55'i kadın öğretmenlerden oluşan eğitim ordumuzun içinden sadece yüzde 2 kadın yönetici çıkarabilen bürokrasi çarkına da çomak sokmasını dilerim.