Avrupa'nın göbeğinde bir Nazi hareketi doğuyor. Etkililer, sandığınızdan daha yaygınlar ve harekete geçmeye hazırlar.
El Cezire'nin yine çok başarılı bir 'gizli görev' operasyonuyla içlerine sızdığı ve "Nefret Kuşağı" ismiyle belgeselleştirdiği "Kimlik Kuşağı/Generation Identity" hareketi, çıkış noktası olan Fransa'da ilk elden görüntülendi. Aşırı sağcı olarak nitelenen Marine Le Pen'in partisi ile Kimlik Kuşağı grubu üyelerinin organik ilişkilerini de açığa çıkaran belgesel, şok edici görüntülerle dolu. Bunlardan birinde, grubun ortak buluşma noktası olan bir barda, hareketin önde gelen üyelerinden birisi sokakta bir Arap kadınını nasıl dövdüğü ile övünürken bir diğerindeyse yine hareket üyesi bir kişi, kendisine herhangi bir ölümcül hastalık teşhisi konduğu an bulabildiği kadar bombayla birlikte kalabalık bir Müslüman mahallesine dalıp patlama fantezisinden söz ediyor.
Kimlik Kuşağı'nın sloganlarından biri, 'Reconquista için mücadeleet'. Yani, İber Yarımadası'nın Castilla ve Aragon Krallığı tarafından ele geçirilip, kan dökülerek Müslüman ve Yahudilerden arındırılmasına işaret eden 'Yeniden Ele Geçirme içinmücadele et'. Grubun en tehlikeli önerisi ise, alelade bir teorik kavrammış gibi adlandırdıkları 'yeniden göç' talebi. Buna göre, Avrupa'ya Avrupa dışından gelmiş olan herkes, kaç kuşaktır Avrupa'da yaşadıklarına bakılmaksızın geldikleri ülkelere geri gönderilmelidir.
Zira onlara göre Avrupa, sadece beyaz ve Hıristiyan olanlara aittir.
Müslümanlara, Yahudilere, Sihlere veya başka herhangi bir din ile ırktan olana yer yoktur.
Fransa'da sadece beş yıl önce kurulan Kimlik Kuşağı, Avrupa çapında hızla örgütlenerek İngiltere'den Avusturya'ya, Almanya'dan İtalya'ya kadar kök saldı. Anketlere göre her 4 Fransız'dan birinin Le Pen'i desteklediği, İngiltere'nin aşırı sağı UKIP'in eski başkanının bile "Partim İslâm'ıtakıntı haline getirdi. Biz yolaHaçlı Seferi yapmak için çıkmadık" diyerek istifa ettiği, İtalya'nın Başbakan Yardımcısı ve Lega'nın lideri Salvini'nin 'sokak sokak toplutemizlik yapmak'tan bahsettiği, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez aşırı sağ bir partinin 2017'de Alman Meclisi Bundestag'a girdiği bir süreçten geçiyoruz.
Aşırı sağ yükseliyor. Şu an politik düzlemde partiler olarak yansımalarını görüyoruz. Ancak önümüzdeki on yılda, gençlik kamplarında yaptıkları talimleri sokaklara taşımaya hevesli on binlerce genç barındıran bu aşırı sağ örgütlerin neler yapabileceğini tahmin etmek güç değil.
Pastadan aldığı pay azaldıkça, Avrupa'nın esas yüzü olan ırkçılık daha görünür hale gelecek. Müslümanlar, 21. yüzyılın en zalim yüzüne şimdilik kendi ülkelerinde tanık oluyorlar ama bu maalesef kötü anlamda genişleyerek değişecek gibi görünüyor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.