Venezüella ile direniş bağı
Onlar için son damla, Şubat 2002'de, Chavez'in devlet petrol işletmesinin yönetimine kendisine yakın isimleri getirmesiydi. Artık rüşvet- kâr- rant çarkına çomak sokulmuştu. Özel TV ve gazetelerin tamamına sahip olan şirket sahipleri, meşaleyi yaktı.
Yine Şubat 2002'de, Ticaret Odası Başkanı Pedro Carmona ve muhalif siyasetçi Carlos Ortega, Beyaz Saray'da Bush tarafından kabul edildi. Artık düğmeye basılmıştı. Üst düzey bir general, özel TV'lerden birine üniformasıyla çıkıp, Chavez'in çekilmesi gerektiğini açıkladı.
Devlet TV'si kuşatıldı. Mobil araçla Başkanlık Sarayı'ndan canlı yayın yapmaya çalıştılarsa da, yayın on dakika içinde kesildi.
Chavez'in halkıyla ve dünyayla bağı kalmamıştı.
Artık sadece Saray'ı kuşatan tanklar ve 'barışçıl geçiş' çağrısı yapan özel kanallar vardı.
Saatler 22'yi gösterirken, Askerî Yüksek Komuta üyeleri, silahlı adamlarıyla beraber, istifasını istemek üzere Saray'a geldi. Chavez, artık bir rehindi. Generaller, çıkmadığı takdirde, Saray'ı bombalamakla tehdit ediyordu.
Chavez, söylenen zamana beş dakika kala, destekçilerinin zarar görmemesi için Saray'ı darbecilerin gözetiminde terk etti. Son sözü, "Asla vazgeçmeyin" olmuştu.
Ertesi gün, Carmona, Saray'a gelerek Başkanlık yemini etti. Meclisin ve Anayasa Mahkemesi'nin dağıtıldığını ilan etti. 13 Nisan sabahından itibaren halk, Başkanlık Sarayı'na akın etti. Artık tüfeklerle susturulamayacak, öldürmeyle bitmeyecek kadar çoktular. Ve o gün, saat 14'te, olmaz denilen bir şey oldu. Alt sınıftan gelen ve kimseden görmedikleri saygıyı Chavez'den gören Saray Muhafızları, halktan korumak bahanesiyle Saray'ın etrafını kuşattı.
Carmona ve generaller kaçmış olsa da fiilî hükümet üyeleri tutuklandı.
Sabaha karşı 2.30'da, gecenin karanlığını yırtan bir helikopter ışığı göründü.
Chavez, sol yumruğu havada, aydınlık bir gülümsemeyle helikopterden indi ve halkıyla kucaklaştı.
Darbe lideri Carmona, 2005'te Miami'de görüntülendi. Kaçan generallerin bir kısmının da ABD'de olduğu biliniyor.
Chavez'in ölümü sonrası Venezüella'yı daha da zor günler bekliyordu. Varil petrol fiyatının 120 dolardan 25 dolara gerilediği 2014'ten itibaren ekonomi geri döndürülemez bir düşüşe geçti.
Her tür ambargoyla Venezüella'ya boyun eğdirmek isteyen ABD yönetimi, geçtiğimiz sene Başkan Maduro'nun ya kendi iradesiyle ineceğini ya da zorla indirileceğini ilan etti.
Geçtiğimiz yıl darbe girişiminde bulunan askerler hızla derdest edildi. Öte yandan son seçimlere katılımın en fazla %20 civarı olduğu göz önünde bulundurulursa Başkan Maduro'nun Chavez gibi geniş kitlelerin desteğinden mahrum olduğunu da söylemek mümkün.
Bu satırları başkent Caracas'taki en büyük gecekondu yerleşimi olan Petare'deki halk pazarını gezdikten sonra yazıyorum. Enflasyon oranının yüzde 1.3 milyonu bulduğu ülkede bir kilo havucu bile deste deste parayla alan insanlara şahit olmak çok ağırdı. Öte yandan sosyalizmle yönetilen ülkeyi burada yaşayan bir işadamı "Yoksulluk çok ama aç yok" diye özetliyor. Zira devlet, halka düzenli olarak erzak yardımında bulunuyor.
ABD destekli darbe girişimlerine yabancı olmayan iki ülkenin lideri, 15 Temmuz'dan sonra daha da birbirine yakınlaştı. Başkan Maduro, darbe gecesi ilk destek gösteren liderdi.
Başkan Erdoğan'ın bu ziyareti de sembolik desteğin yanı sıra pek çok ticari işbirliği anlaşmasına da sahne oldu.
Venezüella da Türkiye de biçimleri farklı olsa da direnen ve "Dünya 5'ten büyüktür"ü şiar edinen iki ülke..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’den yeni işgal tehdidi (27.11.2024)
- Herr İmamoğlu, die Rolltreppen funktionieren nicht (Sn. İmamoğlu, merdivenler çalışmıyor) (26.11.2024)
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)