Gezi'nin nefret iklimi
Tabii herhangi bir toplumsal olayın yıllanabilmesi için büyüyüp, gelişip kendinden büyük bir şeye dönüşmüş olması gerekirdi ama Gezi'den geriye böyle bir mirasın kaldığını söyleyebilir miyiz, emin değilim. Zira Gezi, başından beri kendinden büyük bir olguya dönüşmek, bütünleştirmek bir yana, toplumu kanırtırcasına bölmeyi hedeflemişti ve başarılı olduğu tek nokta da buydu. Bu kötücüllük için feda ettiğimiz gençlerin vebali de kışkırtıcılarının boynunadır.
O yüzden kâh Demirtaş'ı kâh Karamollaoğlu'nu kâh Kılıçdaroğlu'nu kâh Akşener'i umut olarak çok rahat benimseyebiliyorlar.
Onlar için sosyalist, Atatürkçü veya milliyetçi gibi tanımlamalar 'yüzer gezer' kavramlar artık.
Millî Görüşçü var, Atatürkçü var, Ulusalcı var, Kürtçü var. Dördü ittifak halinde; Erdoğan'ın yanında sadece milliyetçiliğin kalesi olan MHP ve onun içinden çıkan BBP var.
Normalde 'yobaz şeriatçı' dedikleri adama 'bilge' diyorlar; bölünmez bütünlüğü savunması gerekene 'Avrupa özerklik şartı' savunduruyorlar, canlı bomba bile savunmuş olanına 'beyaz güvercin' diyorlar ve sağdan gelip ülkücülüğe monte olmaya çalışana da 'abla' diyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’den yeni işgal tehdidi (27.11.2024)
- Herr İmamoğlu, die Rolltreppen funktionieren nicht (Sn. İmamoğlu, merdivenler çalışmıyor) (26.11.2024)
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)