HİLÂL KAPLAN

Şu Afrin meselesi...

Yaklaşıyor yaklaşmakta olan. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrin'e operasyona dair verdiği demeçlerden bahsediyorum. Satırbaşları şöyle: "Afrin'deki teröristler teslim olmazsa, orayı da başlarına yıkacağız. Öyle veya böyle, biz bu fitne çukurunu kapatmaya kararlıyız. Çapulcuları Allah'ın izniyle, bir haftayı bulmaz, nasıl darmadağın edeceğimizi görecekler."
Muhtemelen CHP'nin terör sevici yeni İstanbul İl başkanı başta olmak üzere CHP ve daha YPG hakkında kayda değer bir görüşünü duyamadığımız, profilindeki 'milliyetçi' ibaresini sildiği için tavrından emin olamadığımız Akşener'in İyi Partisi de rahatsız olabilir.
Bu arada HDP'nin rahatsızlığı had safhada olsa gerek ki, parti sözcüsü Ayhan Bilgen, ikinci seferdir Afrin konusunda Türkiye'yi tehdit ediyor. Verdiği bir demeçte şöyle diyor mesela: "Türkiye'nin güvenliği bunu gerektiriyor" diyorlarsa, Erdoğan şundan emin olsun ki 15 Temmuz'un bir benzerini başka bir çevre kendisi için hazırlıyordur. Afrin de sadece bunun bir önüne uzatılmış havucu olabilir."
15 Temmuz'un bir benzerini düşünen varsa, bunu düşünenlerin ve Bilgen'in 'havuç-sopa' metaforunu daha dikkatli kullanmayı öğrenecekleri kesin. Türkiye'nin ise en uzun kara sınırı boyunca ordulaştırılmaya çalışılan Suriye'deki PKK tehdidini er veya geç bertaraf edeceği de Allah'ın izniyle kesin.
Dün ajanslara düşen bir iddia ve bir haberden bahsetmek, mevzuun önemini anlamakta faydalı olabilir. İlki, ABD'nin YPG'ye Afrin'de kullanılmak üzere, omuzdan havaya kısa menzilli füze sistemi olan 'manpad' verdiği iddiasıydı. Yüksek irtifada seyreden F-16'larımız ve gelişmiş teknolojiye sahip SİHA'larımız için çok risk teşkil etmese de bunun ABD'nin Türkiye'yi ne kadar 'gözden çıkardığı'nın bir işareti olarak yorumlamak mümkün.
Diğer önemli gelişme ise, ABD'nin, Irak ve Suriye sınırı boyunca, 30.000 kişilik bir 'sınır güvenliği birimi' oluşturmaya başladığını açıklamasıydı. Çoğunluğunu PKK'lıların oluşturduğu ABD güdümündeki çapulcular, bizim sınırlarımızın ötesinde 'güvenlik' sağlayacaklarmış!
"Afrin'e girmezsek, Türkiye'ye girmeye hazırlanıyorlar" diye düşünmek yanlış mı olur?

***

28 Şubat mağdurlarına özgürlük!
Cihad Özbolat, babasının vefatından bir sene sonra, henüz 20 yaşındayken gözaltına alınmıştı. Gözaltına beraberce alındığı kişi, şehadetinden sonra bile hakkındaki davası devam eden 15 Temmuz şehidimiz Halil Kantarcı idi. İdamı istendi Cihad'ın; FETÖ'cü savcı Zekeriya Öz tarafından! Cihad, 23 yıldır içeride ve 28 Şubat zulmünün yol açtığı mağduriyeti hâlen devam eden biri olarak özgürlüğüne kavuşmak ve adilce yeniden yargılanmak istiyor. Hakkındaki davayı Yargıtay delil yetersizliğinden bozmuştu. Kendisini alan karakol yetkilileri bile sonradan iddianın arkasında duramamıştı ama FETÖ'cü savcı Öz idam istedi ve hâkim kâlemini kırdı. Cihad ve onun gibi 28 Şubat'ın gadrine uğrayanlara özgürlük talebimizin duyulacağını ümit ediyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.