Türkiye, ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinde yok mu?
'Türkiye' var ama satır aralarında.
ABD'nin bölgesel politikaları bölümüne bakıldığında ilk olarak "Indo-Pasifik" diye adlandırdıkları Asya- Pasifik'in yer aldığını görüyorsunuz. Elbette Asya-Pasifik'e İndo-Pasifik demek bile Çin'in söz konusu bölgedeki hegemonik mücadelesine söylemsel bir karşı çıkışı ifade ediyor. ABD, Hindistan, Güney Kore, Japonya ve Avustralya ile beraber çalışarak ve bu ülkeler arasındaki ortaklığı artırarak Çin'in ağırlığını kırmayı umuyor.
Şahsi kanaatim bu mücadelenin orta vadeli olmayan dönemdeki kazananı Çin olacaktır.
Ardından Avrupa bölümü geliyor.
DEAŞ'tan zarar gören ülkeler sıralanırken Birleşik Krallık'ın örnek verilen ülkeler arasında sıralanmamış olması ilginç bir nokta olarak gözüme çarptı.
Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gereken ülkelerden biri olarak geçmesi dışında normalde vurgulanması beklenen Anglo-Sakson ittifakına dair bir emare de metinde yer almamış.
Geldik Ortadoğu kısmına... İlk paragraf şu: "ABD, cihadi teröristlerin ortaya çıkmasına izin vermeyen ve onlar için güvenli bölge içermeyen, ABD'ye düşmanca davranan hiçbir gücün hâkimiyet sağlamadığı ve istikrarlı global enerji piyasasına katkıda bulunan bir Ortadoğu için uğraşmaktadır." Buradaki 'düşmanca tavır' içerdiği düşünülen ülkeler bağlamında Washington koridorlarında konuşulanlardan birisinin Türkiye olduğundan emin olabilirsiniz.
Diyeceksiniz ki "Bize karşı olan terör örgütlerine silah yağdıran, yardım ve yataklık yapan ABD'nin bunu düşünmeye ne hakkı var?" İşte mevzu hak hukuk meselesi olmadığı için... İran ile petrol ticaretimizi Halkbank üzerinden yaptık, ABD bankalarına haraç vermedik.
Kuzey Suriye'de PKK eliyle alternatif enerji ve ticaret koridoru açmalarına izin vermedik, koridoru yarıp geçtik. Kırk yıllık istihbarat yatırımlarından biri olan FETÖ'yü yerle bir edip ellerine verdik.
Günahımız büyük... Yıllardır 'stratejik partner' olarak adlandırılan Türkiye'nin ulusal güvenlik stratejisi belgesinde ismen bir kez bile geçmiyor olması tek başına yeterli mesajdır.
O yüzden bu satırları yazarken, ABD'nin Türk vatandaşlarına yönelik vize işlemlerini Ocak 2019'a kadar ertelediği haberinin ajanslara düşmesi de hiç şaşırtıcı olmadı.
Diğer bölümlerde Rusya ve Çin bir numaralı rakip/ düşman olarak zikredildiyse de Ortadoğu bölümünde bu husustaki 'liderliği' İran alıyor.
İran'ı "devlet destekli terörizm" ile suçlayan metinde, baş müttefik olarak ise İsrail ve S. Arabistan'ın öne çıktığını görüyoruz. Mısır da anılıyor ama Rusya ile askerî havaalanlarının karşılıklı kullanımı alanında bile işbirliği yapan Sisi rejimiyle işbirliğini ne kadar derinleştirebileceklerini göreceğiz.
Katar'ın adı geçmese de Körfez İşbirliği Teşkilatı'nın birlik olmasına vurgu yapılarak abluka karşıtı bir duruş ima edilerek selam çakılmış.
Anlayacağınız metinde yokuz ama aslında varız ve rahatsız etmeye devam edeceğiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)