"Geçen akşam sabaha kadar dua ettim;
Allah'ım ben yaşarken Cumhurbaşkanımız hep başımızda olsun, dedim."
Yıllardır tanıyorum onu...
Dümdüz, tertemiz bir insan...
Nasıl içten dua ettiğini kestirebiliyorum.
Lakin çenemi tutamadım...
"Öyle diyorsun da, sosyal medyadan gördüm,
senin çocuklar da gidip ufak partilere vermişler."
Önüne baktı, "Biliyorum" dedi; "şu sıra böyleler, sen daha iyi anlarsın neden böyle olduklarını..."
"Komşuların ne yaptılar peki?"
Bunu sordum, çünkü toplumun en mütevazı kesimlerinin aynası olan bir mahallede oturuyorlardı.
"Aylar öncesinden beri sandığa gitmeyeceğiz diyorlardı. Geçen gün konuştuk, gitmemişler hakikaten;
çok kırgınız, AK Parti bizi unuttu, diyorlardı."
***
Malum...
Ortalık seçim sonuçlarına dair yorumlardan geçilmiyor.
Sonuçlara olmadık taklalar attıranlar, işi "gizli akıl"lara bağlayanlar falan, hepsi piyasada...
Ben bugün (şimdilik) kendi adıma noktayı koyacağım...
Çünkü her şey olağanüstü bir hızla eskiyor.
Önümüzdeki dönemde bölgenin ve Türkiye'nin geleceğine odaklanmak zorundayız.
31 Mart'ın asıl değerlendirmesini de özellikle bu yaz ve sonbaharda yaşanacaklar üzerinden göreceğiz, emin olabilirsi
AK Parti MKYK'sı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uyarısı üzerine çalışmalara başlamış, "sandığa gitmeyen seçmenle gönül köprüsü" kurulacakmış...
Güzel ama şunu söylemek isterim...
Lacivert kelimeler, güzel sözlerle vakit geçirilmemeli...
İçleri doldurulmalı...
"Gönül köprüsü kurulacak" demek yerine
şunu şunu yapacağız deyip bunlar bir programa bağlanmalı...
***
Herkesin değinmekten kaçındığı şeyi söylemek de bana düşüyor sanırım...
Mütedeyyin sade insan ile nevzuhur muhafazakârlar arasındaki mesafe açıldıkça açıldı...
Bu tür toplumsal dönüşümlerin daima bir siyasi bedeli olur.
Bu olguyu değerlendirecek cesaret gösterilmeli...
***
Bir de "AK Parti'nin fabrika ayarları"na dönmekten bahsedenler var.
Bu eşyanın tabiatına aykırı...
Fabrikanın kurulduğu yıllar ile bugün arasında çok fark var.
Bugünün ayarlarından başlanmalı...
Ama gerçekten başlanmalı!
***
NOT DEFTERİ
Birini tanımak istediğinde söylediklerine değil, söyleyemediklerine bak... (HALİL CİBRAN / Kum ve Köpük)