Hepimizin hazırlanıp evden ayrılma tarzı farklıydı...
Aykut'un aklı öğleden sonraki piyano dersinde olurdu. Hasan okuldan önce hava karanlıkken çarşıya gider, manav babasına yardım ederdi.
Canan mı?
Ah, uykucu Canan bir gün bile evden telaşsız çıkmazdı ki!
Annesi kapıyı açar, onu bir nevi dışarı iterdi.
Mühürdar'dan yola çıkar, Reks Sineması'na yakın bir yerde kaldırıma otururduk; orada Canan'ın avuçları içinde saklayıp bir türlü giymeyi beceremediği şoset çoraplarını giydirirdim.
Sonra hepimizin yolları okula yakın bir yerde kesişir, konuşa konuşa ilerlerdik.
İlkokul üçüncü sınıftaydık.
Anlayacağınız, birinci sınıflar hariç herkes okula velisiz gelirdi.
Tatlı bir özgüven duygusu sinerdi halimize tavrımıza...
***
Nereden hatırladım şimdi bütün bunları?
Şöyle...
Oturduğum yere yakın bir devlet ilkokulu var.
Aslında bir mahalle okulu...
Çok değil, on beş yıl öncesine kadar küçükler hariç çocuklar ikişerli, üçerli kendi başlarına okula gider, dönerlerdi.
Ama şimdi velilerin okul önündeki kalabalığını ve araç trafiğini hiç sormayın!
Güvensizlik ortalığa öyle hâkim olmuş ki...
İlkokul son sınıf çocukları bile anneleri tarafından arabayla alınıyor, üç yüz metre ötedeki evlerine götürülüyor.
Bakıyorum ve bazen ben de olsam tek başına gidip gelmesine izin vermezdim, diyorum içimden.
Niye?
Çok uzun hikâye, üstelik bazı yönleri muğlak.
Servisle kilometrelerce uzaktan oturduğum siteye her gün posa halinde getirilip bırakılan özel okul çocuklarını ise hiç anlatmayayım...
Ah! Bugünün çocukları...
Zihinleri uçsuz bucaksız, gövdeleri sarsak, toplumla ilişkileri cılız çocuklar...
***
Yanlış anlamamalı...
Nostalji yazısı falan değil bunlar...
Bugünü anlamak için bir tür "zaman tüneli" geçişleri demek daha doğru.
Bir tahlile başlangıç hatta...
Avrupa düşüncesinden alıntı laflarla büyüdük.
Mesela "kent havası insanı özgür kılar" diye inanıyorduk.
Yıllar bu palavraya inanarak geçti.
Korku, endişe, güvensizlik, asıl bunlardan bahsetmeliydik...
Okul önünde arabalarının içinde bekleyen annelere bakıyorum; eh, az çok "zenginleşmiş" bir toplum olduk, doğru.
Ama birlikte yaşam konusunda fakirleştik...
Çocuklarımızı hangi tehlikelerden sakınacağımızı şaşırır hale geldik.
Sitelerimiz pek düzgün ama kafalarımızın içi karman çorman.
Yalan mı?