Hiç uzatmaya gerek yok!
Anglosakson aklı savaşı kazandığını biliyor...
Ukrayna mı?
Arazi, şehirler, haritalar falan...
Keklik gibi vurulan konvoylar, yakıtı bitip yolda kalmış zırhlılar, çamura saplanmış tanklar...
Göç eden milyonlar, savaşın çaresizliği...
Bunlar Rusya'nın ve Avrupa'nın dertleri olabilir ama Anglosaksonların umurunda değil.
Çünkü
medyada kaybetme ihtimalleri neredeyse sıfır...
Daha önemlisi...
Biliyorlar ki, modern hayat tarzı, popüler tercihler, global alışkanlıklar tanklardan, toplardan daha güçlü...
Kitleleri zihinlerinden öylesine vurup yere sermişler ki...
Zaferlerinden eminler.
O yüzden kibirlerinden geçilmiyor.
***
Geçen gün...
Rusya doğumlu bir Yahudi ve Kremlin uzmanı gazeteci
Julia Ioffe ile yapılmış röportajı izledim.
Sağ dudağının kıyısına yerleşmiş küçümseyici gülümsemeyle Putin'in savaş (operasyon) kararı verdiği "Milli Güvenlik Kurulu" toplantısını anlatıyordu.
Kurul üyelerine metrelerce uzakta
"yapayalnız" oturan
Putin'i ve Dış İstihbarat Teşkilatı Başkanı Sergey Narişkin'i bir çocuk gibi azarlayışını anlatırken, Ruslara acıyormuş gibi yüzünü ekşitiyor ama
içinin yağlarının eridiği belli oluyordu.
Sonra konu Zolotov'a geldi.
Rusya Ulusal Muhafızlar Başkanı General Viktor Zolotov'a...
Julia Ioffe uzun uzun Zolotov'un
"ulusalcı" sözlerini aktarıp gayet alaycı bir ifadeyle
"Oysa kendi torunu da Londra'da yaşıyor" deyiverdi.
İşte böyledir Batı!
Önce Doğu'nun kanına girer, sonra da dalgasını geçer.
Şimdi bütün bunların pervasızca ortaya döküleceği zamandayız, bunu bilelim.
***
Julia Ioffe'nin röportajını izledikten hemen sonra Putin'in son konuşması bazı ajanslara düştü.
Çok gergindi.
Çok sertti.
Küfür bile etti.
Niye sanıyorsunuz?
Ukrayna'da işler kötü gittiği için mi?
Hayır!
Asabı bozuk.
Çünkü gündelik hayat ve kitle kültürü alanında savaş bambaşka bir veçhe kazanıyor.
Batı, Rusya'yı şiddetle geriye, yani 20. yüzyıla itiyor.
Sonra da gelsin, "Bak gördün mü, Çar işte! Bak, bak, gitgide Stalin'leşiyor" havası...
Bu durumu bir kenara not edin, sonra üzerine çok konuşacağız.
***
NOT DEFTERİ
Hiçbir sorun yokmuş gibi yapa yapa, geriye hiçbir hatıra kalmıyor. (F. BEIGBEDER / Bir Fransız Sorunu)