Garip bir şey...
Bizim muhalefet liderleri
zaman tünelinde geçmişe gitmişler, geri dönemiyorlar.
Bugünün dünyasından haberleri yok!
Sanırsınız ki, buluştukları elçilerden
"uyku hapı" alıyorlar...
Yoksa, bir siyasetçi nasıl 90'larda kalmış demode vaatlerle ve pörsümüş Avrupa özentiliğiyle ilgi toplamaya çalışabilir?
***
Lakin, şu da garip...
Cumhurbaşkanımızın, dünyanın içine girdiği
"geri dönüşsüz" değişim süreci hakkında vatandaşlarını defalarca uyarmasına rağmen...
Bakıyorum da...
Doğrudan iktidar kadrolarında hâlâ "Bu tantanayı atlatır, sonra önümüze bakarız" duygusu hâkim...
***
Bin defa yazdım...
Biliyorum, bin defa daha yazmak zorunda kalacağım.
Pandemi sadece bir sağlık krizi değildi.
Dünyayı saran enflasyon ahtapotu da gelip geçici bir iktisadi kriz değil.
Şimdi hemen kuzeyimizde patlak veren savaş da, bildiğimiz türden bir savaş değil; öyle olmuyor, olmayacak, sonuçları da bölgesel bir savaşın sonuçları olmayacak.
Biz
"kıtlık" ve
"gıda tedarik krizleri"nin yaşanacağından bahsettiğimizde
burun kıvıranlar, şimdi bu lafları
ağızlarından düşürmüyorlar.
Neden?
Çünkü kapı açıldı, içerideki hazırlıklar görüldü.
İklim krizi mi?
Geçiniz...
Çünkü bu krizin hiçbir yanı medyada sunulduğu gibi
"yeşil" falan değil...
***
Tamam!
Globalizm diye allanıp pullanan şeyi mercek altına alma zahmetine hiç girmemiş olanların şimdi durumu kavraması zor.
80'lerden 2000'lerin ilk on yılına kadar dünyanın en yoksul hanelerine kadar nüfuz eden neoliberalizm manyaklığını doğru tahlil edemeyenlere şimdi sistemin kendi enkazını kaldırmaya çalıştığını anlatmak zor.
İnsan zihnini manevi bir çöle çeviren kapitalist popüler kültüre dikkat etmeyenlerin şimdi yeni teknolojinin doğrudan insanın maddi varlığını dönüştürmeyi hedeflediğini kabullenmesi zor.
Ama artık siyaset, zor olanı sırtlanmak zorunda.
Daha fazla geç kalmadan...
***
NOT DEFTERİ
Kendini kendi hesaplarınla bağlıyorsun! Öylesine bağlıyorsun ki, dünyada hiç başka bir hesap kalmıyor. Getirip önüne yığdığın dayanaklar, tutamaklar, yüzde bin çıkarlı gösteriyor en berbat çıkmazı... Ne çabuk aldatıyoruz kendimizi! (KEMAL TAHİR / Yorgun Savaşçı)