"Bana sorarsanız hayatımızdaki dehşete hepimizin gözü kapalı;
gücümüzü de bu körlükten alıyoruz. Bizi özgürleştiren tek şey yalanlar:
bir yudum hakikat bile, hayatımızın geri kalanını yerle bir etmeye yeter."
Sinemadan önce kahve içmek için oturduğum yerde not defterimi çıkarıyorum.
Karadağlı hırt yazar Andrej Nikolaidis'in
"Kıyamet" romanından düştüğüm bu not karşıma çıkıyor.
***
2021 yapımı bir Japon filmindeyim...
İyi bir film.
Ama şu sahnede filmden kopuyorum...
Filmin kahramanı lüks bir otelin önünde duruyor.
Işıl ışıl mermerler, döner kapı ve duvarda şu yazı:
Hiroshima Grand Prince Hotel.
Sahi ya...
Filmin geçtiği güzel şehir 6 Ağustos 1945'te atom bombasıyla yok edilen Hiroşima'nın ta kendisi...
(Hep öyle denir; "ABD'nin atom bombası atıp yok ettiği şehir" diye yazmak ayıp bir şey sayılmıştır sanki! İyi de kime ayıp?)
***
İçimden söyleniyorum...
Şehri hemen ertesi yıl yeniden inşa etmek çok mu gerekiyordu?
Bugün Hiroşima'nın içinde
"kurbanların anısının yaşadığı" bir park var.
Şehri yerle bir edildiği gibi bırakıp modern insanın yıkım ve utanç arazisi kılmak daha doğru olmaz mıydı?
Hemen üzerini yeni binalarla örtmek mi istemişler?
Ben mesela..., Bir gün...
Grand Prince Hotel'de konaklasam...
İç huzuruyla uyur muyum?
Bu tarih yüküyle bu uykular...
Nasıl bir araya geliyorlar?
***
İlk anda 70 bin kişi ölüyor.
Bir yıl içinde yüksek radyasyon dolayısıyla ölenlerin sayısı
140 bine çıkıyor.
Tarih kitapları pek sözünü etmez ya...
10 Mart 1945'te
napalm yüklü 275 B-29 uçağı Tokyo'yu bombalamış, herkes, her şey yanmış, 185 bin kişi ölmüştü.
Komplocular haklı mı yoksa?
Hiroşima ve Nagazaki de gerçekte napalmle yakılmış olmasın!
Öyle ya, yıkım sonrası fotolarında her şeyi yıkan atom bombasının yıkamadığı(!) binalar dikkat çekiyor.
Kes, diyorum kendime, burada kes Haşmet ve perdedeki filmi izle...
***
O sırada aklıma çok etkileyici fakat baştan sona aşka adanmış bir film geliyor:
Hiroshima Mon Amour...
Avrupalı kadın "Her şeyi gördüm Hiroşima'da, her şeyi" der hani...
Japon adam şöyle cevap verir:
"Sen hiçbir şey görmedin Hiroşima'da." Bir seviye var...
Ondan ötesinde acı anlatılmaz oluyor.
Zihinler karışıyor...
Ve
kalkınma canavarı bu zihinleri hiç umursamıyor.