İşte öyle bir hastalık!
***
Film bitti. Caddeye çıktım. Her yan ilanlarla ve sıra sıra yeme içme mekânlarıyla dolu. İştah ve endişe el ele tutuşmuş, birbirlerini kışkırtıyorlar. Hangisini alsam, yesem, tüketsem acaba endişesi, yutkunan gırtlak, tedirgin göz, güvensiz zihin... Güzelim kırların ve denizin görüntüsü zihnimden silinmek üzere, rüzgârın hışırtısını işitmeye çalışıyorum ama imkânsız. Şehre dönmek üzere otobüse bindiği anda pişman olan yolcular gibi dönüp arkama bakıyorum. Kalabalıktan başka bir şey görünmüyor. Saçmalıyorum ama içimdeki hüzün gerçek...***
Caddenin en kalabalık yerinde boş bir bank bulup oturuyorum. Cebimden minik not defterimi çıkartıyorum. Rasgele bir sayfasını açıyorum. Karşıma Maide Suresi 44. ayetten bir cümle çıkıyor: "Öyleyse siz insanlardan değil, Bana karşı gelmekten sakının."***
Bir scooter çarpacakmış gibi üzerime gelip son anda duruyor. Meğerse cep teli çalmış çocuğun, ona bakacakmış... Ben not defterimi karıştırmayı sürdürüyorum. Pandeminin en sert zamanlarında kahve fincanı resmetmişim bir sayfaya. Altına "Gelecek lağvediliyor" yazmışım... Sarman bir kedi kucağıma çıkıverdi, hemen uykuya yatmak istiyor. Nasıl kalkacağım şimdi, biraz daha oturayım bari.***
2021 sonlarına doğru defterimin bir sayfasına da Julius Evola'nın şu sözünü alıntılamışım. "Gizli gizli ilerleyen ve iş işten geçtikten sonra fark ettiğimiz ağır hastalıklar vardır. İşte mükemmel diye övülen modernleşme de beşeriyet için bu tür bir hastalık."Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Durum ciddi (28.11.2024)
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)