Pandemi/plandeminin başından bu yana geçen süreye bakıp
"Ne yaşadık biz, ne yaşıyoruz?" diye sormayacaksak...
Bundan sonra olacaklar için de ağzımızı açıp konuşmayalım...
***
Kitleler virüse odaklanıp sağlığı için endişe ederken...
Sadece yaşam tarzımız kökten değişime zorlanmakla kalmadı...
Aynı zamanda
muazzam bir global servet transferi gerçekleşti.
Şunu çok yazılıp çizildiği için biliyoruz...
Dünyanın en zengin on insanı sadece 2021'de servetlerine 402 milyar dolar daha ekledi...
Yani
tekno-turbo feodalizme doğru açılan yol iyice pekişti.
***
Fakat her ülkenin kendi içinde de zenginlerin daha zenginleştiğini unutmamalıyız, servet transferlerinin gerçekleştiğini gözden kaçırmamalıyız.
2021'i geçtim...
Daha 2020 biterken (Credit Suisse'e göre)
zenginler arasına 5 milyon yeni zengin katıldı.
E hani pandemi sınıf ayırmadan herkesi vurmuştu?
Hani bütün dünya yere serilmiş, sermaye düzeni her yanından ağır darbe almıştı?
Masal!
***
Şunu bilelim...
Bütün dünyada yerini, şeklini, normallerini kaybeden
"hane halkı" oldu.
Küresel servet yerini korumakla kalmadı, birikimini daha da artırdı.
Zenginlerin daha da zenginleşmesi demek...
Yoksulların daha yoksullaşması ve uzun yıllar boyu kültürel/siyasal tampon görevi verilen orta katmanların hapı yutma vaktinin gelmesi demektir.
***
2030'a doğru mesela şehrin gözde yerlerinde gündelik hayat manzarası nasıl olur?
Ekonomist ve siyasetçi Varufakis'e göre şöyle...
Başımızı kaldırıp baktığımızda bir yığın tabela, marka göreceğiz ama hepsi aslında aynı kişinin şirketleri olacak.
Kafamızı kaldırıp binalardaki dairelere bakacağız, acaba kimlerindir diye...
Hem dairelerin, hem de pazarlayan emlak şirketinin sahibi de bir ya da iki kişi olacak.
Derebeyleri ile küçük beylikler arasında al gülüm ver gülüm oyunları yani...
***
Peki kitlelerin hayatı?
Ya şehrin kuytu köşelerinde manzara nasıl olacak?
İşin bu yanını tartışmadan önce dönüp pandemi/plandemiyi bir daha değerlendirmeliyiz.
Global yıkımı görmeliyiz.
Lakin, bunu anlamaya yanaşmıyoruz, zorumuza gidiyor...
***
NOT DEFTERİ
Hep başkalarından bahsediyorum ama aslında onlardan farklı değilim. (FRANZ KAFKA / Dava)