Güneşli bir sabah...
Baktım, sitenin bütün güzelleri (kediler yani) bahçenin bir köşesinde toplanmış, bir tabağa şaşkın şaşkın bakıyorlar.
Yanlarına gidince anladım ki...
Komşu akşamdan kalan
mis gibi ızgara hamsileri onlara getirmiş.
Ama dişilerin yüzünde
"ıyyy" nidasını andıran bir ifade ver.
Erkek kediler yavaş yavaş
"Olsun ya, yenir bu!" hazırlığındalar.
Güldüm hallerine...
Sonra düşündüm de, normal!
Her köşe başında petshop açılan bir çağın sokak kedileri böyle oluyor.
***
Site bahçesi dedim de...
Pandemi döneminde bir köpecik peyda oldu.
Kapanma dönemlerinde sokakları saran ıssızlıktan içeriye mi kaçtı, bilemiyorum.
Geçmişinin korkulu olaylarla dolu olduğu her hareketinden belli, ürkek bir varlık.
Lakin ne yaptı etti, kedilere kendini kabul ettirdi. (Evet, haklısınız. Bizim gibi onların da fıtratıyla oynuyor gelişmeler!) Tabii sonunda o da
kedilerin mamasına alıştı.
Önüne bir kemik parçası koyulunca zihni dağılıyor, tuhaf hareketler yapıyor.
***
Onlara baktıkça 1980'lerdeki kedimi, Rozi'yi hatırlıyorum.
Kıymalı yemeklerin suyuna banılmış ekmeklerden şikâyet ettiğini
hiç görmemiştim.
Mamaymış, petshop'muş, veteriner klinikleriymiş, hiçbiri yoktu ki...
Yazdığım ansiklopedi maddelerinden telif ödeme yapılınca Balık Pazarı'na gider Rozi'me ciğer alırdım, büyük "olay" olurdu.
Hay Allah!
Yine hatıralara daldım, konuyu dağıttım.
***
Şunu söylemek istiyorum.
Hem evlerimizdeki hem de sokaktaki hayvanlarla ilişkilerimizin serencamıyla bizim
kendimizle ilişkimizin zaman içindeki serüveni doğrudan bağlantılı...
Evlerdekiler
"oyuncak", sokaktakiler
"potansiyel tehlike" haline sokulduysa...
Saçmalayan onlar değil.
Biziz...
Bizim
"yeni uygar"(!) hallerimiz.
Şimdi işin içinden çıkamıyoruz...
***
Barınaklarmış...
Şuymuş buymuş...
Bir gün oralardaki insana utanç veren manzaraları da anlatırım.
Dün Süleyman Seyfi Öğün "Sokak Hayvanları" yazısını şöyle bitirmişti...
"İnsan, aklı ve vicdânıyla diğer canlılardan mes'uldür. Ama yapıp edip, kurduklarımızla artık kendimizi bu mes'uliyeti taşıyamayacağı bir iklime mahkûm ettiğimiz çok âşikâr...
O garipleri de peşimiz sıra sürükleyerek..."
***
NOT DEFTERİ
Birkaç yıl önce çevremdeki herkesin belli bir yaşı geçtiği aklıma geldi. Artık oldukları kişi olmak istemiyorlar. (DOUGLAS COUPLAND / Hey Nostradamus)