Senin ‘yüz’ünden!
Senin yüzünden bütün bunlar...
Başımıza ne geldiyse, senin yüzünden...
Yaptıysam, senin yüzünden...
İşte buradaki "yüzünden"de gerçekten bir yüz vardır ve severim bu sözü...
***
Çekmeceleri karıştırıp duruyorum ya...20 yıl kadar önce yazdığım bir yazımın kupürünü de buldum.
Yukarıdaki satırlar, "Yüzün senin aslında benimdir" başlıklı o yazımdan.
Düşündüm de...
Hâlâ aynı fikirde, aynı histeyim.
Biz, açık ve kapalı yanlarıyla, yüzlerimizden ibaretiz.
Söz verirken birbirimize mesela...
Söze değil, yüzlerimize bakarız.
Güven veren de, ihanet eden de yüzlerimizdir.
***
Şimdi bunları yazarken bir kafedeyim.Burada maskeler çıkartılıyor neyse ki...
Soğuk çayımı yudumlarken etrafıma bakıyorum.
Herkes az çok kendisi...
Kimisi tedirgin, kimisi sevecen yüzler...
Hırlısı, huylusu...
Hemen belli oluyor.
Dışarıdaki bir örnek, hizaya sokulmuş, "çenesini kapatmış, soluğunu tutmuş" ve yüzünü saklamış kalabalıkların arasından geçip buraya girmek insanı ferahlatıyor.
***
Levinas'ın "Başkası yüzdür" deyişini hatırlıyorum; "İlişki başkasının yüzüne cevap vermekle başlar."Tabii daha müthiş bir ifadesi de vardır, geçmiş yazılarımda çok bahsettim: "Adalet daime yüz'den başlar. Ahlak, başkasının yüzüne karşı sorumluluktur."
Ben ayrıca M. Tournier'in vurgusunu da severim: "Daima yüze âşık oluruz."
Öyle ya...
Güzel sözler, kokular, ten, beden...
Bunlar çeker veya iter.
Ama yüzdür âşık olunan.
Âşıksam senin "yüz"ünden...
Solunca aşk, erkenden unutulmaya yüz tutan da odur.
***
Etkili yüzler bizi alıp götürür.Haylaz yüzler vardır kışkırtır; uslu yüzler vardır karşısındakini de uslandırır.
Acıyı güzel taşıyan yüzler vardır; gözleri hayatı sever de dudaklarının kıvrımlarında derin sitemler...
Yağmurlu havada güneş açtıran yüzler vardır, özlemi çekilir.
***
Şunu da unutmamalı...Sevdiğimiz ne varsa, bir yüzü olsun isteriz.
Bitkiler, hayvanlar, taşlar, bulutlar...
Şehirler, kasabalar, köyler...
Sevdikçe biz onları, bir yüze kavuşurlar...
Sır bu yüzden yüzdedir.
Yüzde saklanır ihtiyacımız olan ne varsa...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yalan ve tüketicileri (29.11.2024)
- Durum ciddi (28.11.2024)
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)