HAŞMET BABAOĞLU

Asude bir sabah, dünya hali...

Ortalık sessiz.
Az önce ilk vapurla karşıya geçenler iskele meydanını ıssız bıraktılar.
Ulu çınarlar yavaş yavaş sonbahara hazırlanıyorlar.
Kahvem mis gibi kokuyor.
Dünya güzel sanki...
Biz bile güzeliz bu saatlerde...
Arka sokaklardaki evlerde çocuklar uyanmışlar, içlerinde kahvaltıdan sonra sokağa fırlayacak olmanın heyecanı var, bundan eminim.
Onları bekleyen turuncu renkli kaydırak, güneş ışığıyla yıkanıyor şimdi.
Her şey sakin bir akış içinde...
Yoksa "bekleyiş" mi demeli?

***

Bir Hollywood filminde şöyle bir giriş sahnesi görsem, ürkerdim, oysa şimdi, her şey nasıl güzel ve ferahlıkla dolu...
Böyle filmlerde bu "asude" görüntülerin ardından felaket bir silah gibi patlar.
Bir sahne öncesi ile bir sahne sonrası arasında dağlar kadar fark vardır.
Bir sahne önce, bir piyano sonatı edasıyla yanıp sönen trafik lambaları, bir sahne sonrasında delirirler...
İyisi mi, bu tatsız benzetmeleri bir yana bırakıp çantamdaki kitabı çıkartayım..
İşe doğru yola koyulmadan önce biraz okumalı...

***

"Dünya kimbilir hangi soğukluk yıldızının tesirine girdi. Selim aklı kaz gibi önüne katmış güdüyor.
Hayat, insanlık, tekâmül, medeniyet gibi değerler, bir zamanların enflasyon paraları kadar düşük... Ne müthiş iflas!
İnsan ilahi kaderi hissetmek isterse, devir devir dünyanın başına gelenlere dikkat etsin! Her şey doğru, dürüst ve iyi giderken sanki gizli bir el dünyayı top gibi kavrıyor, onu fezanın yaman bir semtine çekiyor. Rüyada bile olmayacak şeyleri yapmaya zorluyor...
Ezeli ve ebedi hayat şuurunun ana desteklerini birdenbire çürümüş buluyorsunuz."

***

Yanıma aldığım kitaba bakın!
Necip Fazıl'ın az bilinen "Savaş Yazıları" derlemesi.
Sırlarla dolu bir ima mı bu tercih, yoksa tesadüf mü? Ne zaman çantaya attım bunu?
Yukarıdaki satırları 13 Nisan 1939'da yazmış Necip Fazıl.
Malum, 1 Eylül 1939'da Almanya, Polonya'yı işgal eder ve büyük savaşa adım atılır.
17 Haziran'da şöyle bir notu var:
"İnanalım ki artık sert bir öksürük yüzünden bile harp çıkabilir. 1939 sonbaharından çok korkalım."

***

Kahveden sonra çay söylemek yerine toparlanıp kalkıyorum.
Hesabımı ödüyorum.
Tatlı bir esinti iskelenin turnikelerini geçip bana doğru geliyor.
Tam şimdi...
Zihnim dursun istiyorum, beceremiyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.