Çocukluk da filozofluk da bir yere kadar
Ve özellikle de genç zihinlerin hamur gibi yoğrulmasından söz edip duruyorum ya...
Bazı arkadaşlar abarttığımı düşünüyorlar...
Bazıları da geceleri uyurken beynimizin yıkandığından veya benzer abuklukta bir komplo teorisinden söz ediyormuşum gibi bakıyorlar bu iddiama...
Oysa her şey insan uyanıkken (!) olup bitiyor.
Yaşarken, öğrenirken, yerken, içerken...
Hele öğrenmeye aç olduğumuz çağlarda...
Hesapsız plansızmış gibi ama tam bir "network" işi olarak insan "hiza"ya sokuluveriyor.
***
Zamanında yazacaktım ama gündem öyle yoğun ki, atladım...Hani "dâhi çocuk", "filozof " diye piyasa yaptırılan Atakan'ı hatırladınız mı?
Hani Çin'de pandemi patlak verdiği sırada bizim (Şubat 2020) medyada ilgi odağı oydu; hikâyesi "5 ayda 550 kitap okumuş" gibi iler tutar yanı olmayan iddialarla süslenmişti...
Hani (altını kalın hatlarla çizerek söyleyeyim) elinde George Orwell'in kitabıyla gazetecilere poz veren 10 yaşındaki Atakan, "Tek dünya devleti"nden falan bahsetmişti...
Bilmem gazetede gördünüz mü?
Aybike Şahin üzerinden bir yıl geçtikten sonra geçen ay Atakan'ı bulup konuşmuş...
***
Artık 11 yaşındaki Atakan, pandemi sürecini nasıl geçirdiğini şöyle anlatıyor..."Umudumu hiç kaybetmedim. Evde kaldım. Kendimi keşfetmeye çalıştım."
Geçen gün bir "sosyete" dergisinde görmüştüm; yalı teraslarında çekilmiş fotolar eşliğinde ultra zenginlerimiz de aynı bu kelimelerle anlatıyorlardı pandemi hayatlarını...
"Kendini keşfetmek" lafının kendisi bir kod artık.
Tek tip avuntuların, oturduğun yerden kalkmadan "başarma"nın ve uyduruk bir maneviyatın şifresi 11 yaşındaki çocuğun da zihnini esir almış işte!
Ha, unutmadan...
Atakan bu süreçte "kariyer planını da değiştirmiş"; kendisi böyle diyor.
Dünya değişiyor, hem de hızla...
Ama "kariyer" kavramı şimdilik pek güçlü.
Günümüzün tasavvurunda "kariyersiz insan" demek "yok insan" demek...
***
Sonuç?
Bedenlerimiz 11 veya 61 yaşındaymış, ne fark eder?
Zihinlerimiz aynı eller tarafından aynı biçimde şekillendirilmişse...
***
NOT DEFTERİ
Bardağı taşıran o son damlada bir şey vardı sanki... Olağan ama yine de gizemli, aptalca ama yine de çok derin bir şey; ufacık ama çok çok saf bir şey... Ve sen bir daha asla eskisi gibi olamazsın. (TOM ROBBINS / Sirius'tan Gelen Kurbağa)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)
- Haftanın notları: Yeni pandemi gelir mi? (09.11.2024)
- Gündem değil, temel mesele! (08.11.2024)
- Fark eder mi, etmez mi? (07.11.2024)