Maçtan önce İsmail Kartal'ı dinlerken baskı altındaki tarafın Konyaspor olduğunu anladık. Liderliğe oynayan, şampiyonluk hedefleyen Galatasaray'da bu duygunun olması gerekirken Konya takımı kendi taraftarı ve medyasının eleştirileri ile bir anda kendileri için köprü olan bir maça çıktılar.
İki takımda da çok önemli oyuncular eksikti. Dolayısı ile doğru eleştiri yapabileceğimiz bir maç seyretmek mümkün değil. Ancak Türkiye'de işler tabela üstünden olduğundan her iki teknik adam da, kadrodaki oyunculardan yüzde yüz verim almak zorundaydı. Maç sürecinde gördük ki bunu başaran Konyaspor oldu.
Skoru aldıklarında bile önde baskı yaptılar, Galatasaray'a oyun kurdurmadılar, kalelerine etkili gelmesini engellediler.
Büyük takımsanız kriz anlarından çıkmayı başaracaksınız. Eğer oyuncular üstüne kurulu bir performans çizgisi ile giderseniz dünkü Galatasaray gibi "neden olmadı?" sorusunu sorarsınız. Galatasaray'ın hücum organizasyonunun yüzde 70'ini Feghouli sağlıyordu. Onun sakatlığında sahneye Arda Turan çıktı. Hem oyun hem de takım lideri gibi oynuyordu. Ardından Marcao geldi. Yani anahtar oyuncu kalmadı kadroda. Diagne'ye top getirmen lazım,Belhanda'yı da bu işe razı etmen. Bir de karşına Konyaspor'un sert baskısı çıkınca Galatasaray'ın sorunlarla uğraşacak "kalitesi" kalmadı. Belhandasorumluluk almadı, Emre Akbabakayıplarda. İki stoper sürekli yanlış pozisyondalar, Ömer ile Oğulcan da serseri mayın; ne yapacakları belli değil.
İki takım da eksikleri nedeniyle kaliteden ödün verirken dengeyi ancak mücadele ederek sağlayabilirlerdi. Dünkü Galatasaray kadrosuna "nasılolsa kazanırız" duygusunu yaşatanneydi merak ediyorum. Takımın vücutdili kazanmaktan ziyade "biri bir şeyyapar" işaretini verdi. Gerçekten de kötüoynadılar, kötü mücadele ettiler, tanınmazhaldeydiler.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.