SON dönemde Türkiye'nin Avrupa ve bölgesinin güvenliği için ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğu yeniden gündeme gelmişti.
Bunu başta Avrupa ülkelerinin liderleri defalarca tekrarladı.
'Türkiye'siz bir Avrupa düşünülemez' fikri bir kez daha vurgulandı. Bölgesel güç olarak da Türkiye, gerek askeri, gerek siyasi bir oyun kurucu özelliği ile zaten önemini koruyor.
Şimdi küresel ekonomideki son gelişmelerle Türkiye bir kez daha dünya ve özellikle Avrupa için bir umut haline geliyor.
ABD Başkanı Trump'ın açıkladığı gümrük tarifeleri sonrasında yaşanan büyük türbülans, dünyada kriz paniğine yol açarken, bundan en az etkilenecek ülkelerin başında yine Türkiye gelecek.
Çünkü çok önemli avantajlarımız bulunuyor...
Teknolojik dönüşümü sağlamış güçlü üretim altyapısı, nitelikli insan kaynağı, genç-dinamik nüfusu ve stratejik coğrafi konumu ile Türkiye, dünyanın yeni üretim üssü olacaktır.
Ticaret savaşlarından etkilenmemek, yeni pazarlara açılmak isteyen Asyalı ve Avrupalı birçok firma, Türkiye'de üretim için yatırım planlarını değiştirmeye başladı bile.
Yüzde 10 olarak belirlenen gümrük vergisi dilimi Türkiye'yi avantajlı konuma getirirken, 3-4 saatlik uçuş mesafesi ile 4-5 milyarlık bir nüfusa ulaşabilen konumu Türkiye'yi üretim açısından cazibe merkezi yapacaktır.
Kim ne derse desin Türkiye bu ortama hazır...
Siyasi ve ekonomik istikrar, kararlılıkla uygulanan ve netice alınan bir ekonomik program, yatırım ortamını iyileştirecek idari ve yasal ilave tedbirler doğrudan sermayeyi Türkiye'ye çekecektir.
Enflasyon ve cari açık gibi kırılganlıklarımız da ortadan kalkıyor.
Enflasyondaki düşüş trendi devam ederken, 60 dolarlara inen petrol fiyatları cari açık riskini de en aza indiriyor. Doğrudan yabancı yatırımlarla
finans ihtiyacı daha da azalıyor.
Sadece yabancı yatırımcı için değil, yerli firmaların dünyaya açılmaları açısından da önemli bir fırsat kapımıza kadar geldi.
Başta ABD pazarları olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde Türk ürün ve markaları için fırsat pencereleri açılıyor. İş dünyamızın, girişimcimizin bunu en iyi şekilde değerlendireceğini de yapılan açıklamalardan görüyoruz.
Dünyayı iyi okumak, gelişmeleri yakından takip edip aktif pozisyon almak bu günlerde çok daha önem kazanıyor.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın her fırsatta tekrarladığı yatırım, üretim, ihracat ve istihdam mottosunun ne kadar önemli olduğunun son gelişmelerle bir kez daha anlaşıldığını görüyoruz.